Popüler Yayınlar

1 Ekim 2006 Pazar

Başka İstanbul var mı?


Olmalı.

İddia ediyorum, İstanbul’un diğer şehirlerimize olan ezici üstünlüğü Cumhuriyetin en büyük sorunlarından biridir. Bu sorun sırasıyla Roma İmparatorluğunu, Bizans’ı ve Osmanlıyı yıkmıştır.

Büyüklüğüyle övündüğümüz İstanbul, Türkiye için avantaj değil, dezavantaj yaratmaktadır.

Türkiye’nin hala gelişmekte olan ülke olmasının sebebi de İstanbul’dur. İstanbul’un ezici üstünlüğü kırılamazsa, İstanbul ile ekonomik yarışa girecek iller yaratamazsak Türkiye asla gelişmiş ülkeler arasına girmeyecektir.

Büyüklüğünü sağlıklı değil, hormonlu bulduğum İstanbul hakkında önce bazı rakamlara bakalım, sonra tezime devam edeceğim.

·       Türkiye ekonomisinin kalbi İstanbul’dur. 2006 sonu itibariyle Türkiye’nin GSYİH’sı yaklaşık 400 milyar dolar, İstanbul’un GSYİH’sı ise yaklaşık 130 milyar dolar olacaktır. Yani toplam ekonomik değerin 3’te 1’i İstanbul’a aittir.
o   Ortalama kişi başı gelire bakacak olursak; İstanbul’daki bir vatandaş Güneydoğulu bir vatandaştan 4 kat, Doğu Anadolulu bir vatandaştan 3 kat daha fazla gelir elde edebilmektedir.
o   İstanbul, 130 milyar $’lık GSYİH neredeyse Yunanistan’ın ekonomik büyüklüğüne eşittir. (Yunanistan’ın nüfusu 10 milyon civarında)

·       Türkiye nüfusunun %17’si İstanbul’dadır. Marmara bölgesinin nüfusunun %60’ı İstanbul’dadır.
o   İstanbul’un nüfusu 12 milyon’un üzerindedir.
o   İstanbul’dan sonra en büyük kent olan Ankara’nın nüfusu, başkent olmasına rağmen, ancak İstanbul’un 3’te 1 oranındadır.
o   1960’ta Türkiye’nin nüfusu 28 milyon, İstanbul’un nüfusu 1,5 milyondu. Yani Türkiye’nin %5,3’ü İstanbul’da yaşıyordu.
o    
·       İstanbul’da yaşayanların %62’si dışarıda doğmuştur. %38’i İstanbul’da doğmuştur.
o   Yani İstanbul’da 8 milyon göçmen vardır. İstanbul’a her yıl 400 bin göçmen gelmektedir.
o   İstanbul’da doğanların sadece %50’sinin ebeveyni İstanbul doğumludur.

·       Türkiye’de tüketilen gıdaların yaklaşık %35’i İstanbul’da tüketilmektedir.

·       Üniversitelerimizin %30’u, ilk ve ortaöğretim kurumlarımızın %20’si, öğrencilerimizin % 25’i İstanbul’dadır.
o   İstanbul’da 27 üniversite, 2500 ilk ve ortaöğretim kurumu var. 250 bini üniversitede olmak üzere, 3,5 milyon öğrencisi vardır.

·       Türkiye’deki araçların % 21’i İstanbul’dadır.
o   İstanbul’da yaklaşık 2,3 milyon motorlu araç vardır.
o   Her gün trafiğe 500 yeni araç katılıyor. (Yılda 200 bin yeni araç)
o   Günde 1 milyondan fazla araç hareket halinde.
o   Günde 7  milyon kişi yolculuk yapıyor.
o   20 bin taksi, 17 bin servis minibüsü var.
o   İstanbul boğazındaki köprülerden bir yılda yaklaşık 150 milyon araç, yaklaşık 160 milyon YTL ödeyerek geçti.

·       Sırayla şampiyon olan 3 büyükler İstanbul’ludur.

·       Tüm ulusal medyaların (TV ve gazetelerin) merkezleri İstanbul’dadır.

·       Türkiye’deki havalimanlarına her gün ortalama 2000 ucak iniyor. Bunun 800’ü İstanbul havalimanlarına inmektedir.
o   İstanbul’a her gün havayolu ile yaklaşık 150 bin yolcu geliyor.

Bu gidişle İstanbul şişmeye, Anadolu’yu gölgelemeye ve Türkiye’yi dengesizliğe mahkum etmeye devam edecektir.

Evet, İstanbul, coğrafi konumu ve 3 büyük imparatorluğa başkentlik yapmasından dolayı tarihi boyunca çekim noktası olmuştur. Ama 1960’tan sonra Türkiye’deki şehirleşme (kümeleşme, burjuvalaşma) dengesini altüst edecek şekilde büyümüştür.

Türkiye gelişimini, gelirini, olanaklarını ve refahını tüm bölgelere eşit dağıtamamanın, başka İstanbullar yaratamamanın (olumlu anlamda) sıkıntılarını yaşamaktadır.

Türkiye’nin kuruluşundan sonra kırsaldan şehre göç (şehirlileşme) sürecinde ortaya çıkan (ve İstanbul lehine gelişen) heterojenleşme problemi vardır. Türkiye gererek nüfus gerekse ekonomik büyüklük anlamında homojen bir şehirleşme yakalayamamıştır.

En büyük yüzölçümüne sahip Doğu Anadolu bölgesi sürekli göç vermiş ve her açıdan geri kalmıştır. Doğu Anadolu bölgesinin nüfusu İstanbul’un %50’si, Marmara bölgesinin % %32’si, İç Anadolu bölgesinin %50’si kadardır.

BÖLGE
Marmara
İç Anadolu
Ege
Akdeniz
Karadeniz
Doğu Anadolu
Güneydoğu
Bölge Nüfusu
20.000.000
12.500.000   
9.500.000   
9.750.000   
8.250.000   
6.500.000   
7.500.000   

“İstanbul’un taşı toprağı altın” diye diye Türkiye’nin diğer şehirlerini değersizleştirdik. Her Türk vatandaşının hayali İstanbul’da yaşamak oldu. Kendi şehrine yatırım yapmaktan uzaklaştılar.

Şu anda İstanbul demek, neredeyse Türkiye demektir. Baş aktör İstanbul’dan biraz Ankara, biraz İzmir rol çalabiliyor, ama onlara yardımcı oyuncu bile diyemeyiz. Doğal olarak diğer illere de figüranlık kalmış durumda. Yazık.

Abarttığımı düşünebilirsiniz. Ne var bunda diyebilirsiniz, Anadolu Kaplanlarından falan bahsedebilirsiniz. Ama İstanbul’u geliştirerek, büyüterek veya düzelterek Türkiye’yi değiştirebileceğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.

Diğer şehirlerle İstanbul arasındaki fark ne zaman azalır, işte o zaman Türkiye gelişir.

Türkiye ayakta kalmak ve ciddi anlamda dünyanın gelişmiş ülkelerinden biri olmak istiyorsa Anadolu’daki en az 13 şehri (İzmir, Antalya, Bursa, Ankara, Kayseri, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Mersin, Konya, Samsun, Trabzon) İstanbul’a eş hale getirmelidir.

Bu eşitliği sağlamak için İstanbul’un küpünden taşanları, hatta içindekilerin bir kısmını alıp bu şehirlere dağıtmanın yollarını bulmalıdır.

İstanbul’daki üretim Anadolu’daki bu şehirlere kaydırılmalıdır. (Bunu yapamazsak zaten İstanbul’daki üretim Çin’e, Hindistan’a veya Mısır’a zaten kayacaktır.)

Teşvik yasaları, asıl, İstanbul’a alternatif olabilecek bu iller için çıkartılmalıdır.

Bu illerin cazibe merkezi olmaları ve markalaşmaları için 25 yıllık bir plan hayata geçirilmelidir. Cumhuriyetin 100.yılına (2023’e) nüfusları ve ekonomik büyüklükleri aşağı yukarı birbirine yakın 14 şehirle girmeliyiz. Bunu başardığımız zaman Türkiye, değil Avrupa’nın, dünyanın en güçlü ve en marka ülkesi olur. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder