Popüler Yayınlar

1 Temmuz 2007 Pazar

Türkiye’nin 100. Yıl Vizyonu 1


2023 yılında Cumhuriyetimizin 100. yılını kutluyor olacağız. Tarihte 100’ün üzerinde devlet kurmuş bir ırkın çocukları olarak, son devletimizin yüzüncü yaşının kuru/şaşalı kutlamalarla geçiştirmemeliyiz. Türklere ve Türki Cumhuriyetlere kıvanç verecek eser ve projelerle 2023 senesini karşılamalıyız diye düşünüyorum.

16 yıl sonra 100.yıla gireceğiz. 22 Temmuz seçimlerine katılan partilerin hiçbiri 100.yıla atıfta bulunmuyor. (Partilerimiz, Atatürk’ün gösterdiği hedeflere burun kıvırıyorlar, bari kendi hedefleri olsa. Ama ortaya vizyon ve hedef koymak zordur. Kolay olan siyaseti dedikoduya indirgemek ve icranın başına geçince hesap soracağını söylemektir.)

Neyse… Bence Türkiye’nin yaratıcı, cesur ve heyecan verici hedeflere ve projelere ihtiyacı var. Bu yazımda 2023 senesinde görmek istediğim, gönlümde yatan eser ve projelerden bahsetmek istiyorum.

Uzaya Seyahat ve İstasyon Projesi (USİP
Halka vizyon ve moral vermek için “Uzaya Seyahat ve İstasyon Projesi” USİP’i hayata geçirelim. USİP’in hedefi  2023 yılında Türkiye topraklarından kendi uzay gemimizle uzaya Türk astronotlar göndermek olmalıdır. USİP, NASA benzeri bir kurum olmalıdır.

USİP’in birinci hedefi Cumhuriyetin 100.yılında bizim topraklarımızdan, bizim gemimizle, uzaya bizim insanımızı göndermek olmalıdır. İkinci hedefi; uzaya turist göndermek, üçüncü hedefi; uzayda Türk İstasyonu kurmak, dördüncü hedefi; uzay araştırmaları yapmak olmalıdır.

USİP’in 100. yıla faydaları neler olabilir? 
·         Türk halkına moral ve vizyon verir.
·         Türkiye’nin tanıtımına katkı yapar.
·         Türkiye’yi süper ülkeler arasına sokar.




Uygarlıklar Köprüsü
İstanbul boğazındaki köprülerin arasına bir anıt köprü kuralım. Bu köprü diğer köprülere benzemesin. Mimarisi ve büyüklüğüyle herkesi şaşırtsın. Birbirinden çok uzakta 4 ayağı olsun. İkisi Avrupa yakasında, ikisi Asya yakasında. Ayakları bir daire birleştirsin. Dairenin üstü gezi ve kafeler alanı olsun. İnsanlar ayakların üzerinde yürüyerek daireye ulaşsın. Burada, muhteşem boğaz ve İstanbul manzarası eşliğinde insanlar yemek yiyebilsin, keyifli dakikalar geçirebilsin. Köprü sadece yaya trafiğine açık olsun. Köprünün altında teleferik kabinleri yolcu taşısın. Daireye ulaşmak için acelesi olanlar ve sadece karşıya geçmek isteyenler için köprünün ayakları ve dairesi altında gidip gelen bu raylı kabinlere binsinler. Bir ayağın dibinden diğer ayağın dibine insanlar kabinde seyahat edebilsinler. İstanbul ve boğaz manzarasının eşsiz güzelliğini görsünler.

Uygarlıklar Köprüsü’nün 100. yıla faydaları neler olabilir? 
         Dünyada Türkiye’nin ve Türklerin imajını olumlu anlamda değiştirir. Türkiye’ye ve Türklere sempati artar.
         İstanbul’u dünyanın en güzel kenti yapar.
         İstanbul’u dünyanın başkenti yapar.
         İstanbul’u sonsuza kadar Türk kenti yapar.
         Türkiye’nin ve İstanbul’un simgesi olur.
         Çok turist çeker. (Yılda 20 milyon)
         Dünyanın 7 harikasından biri olur.

Hızlı Tren
10. yılda demir ağlarla ördüğümüz vatanı 100.yılda hızlı tren hatlarıyla örelim.  Türkiye’nin dörtbir yanını hızlı tren raylarıyla döşeyelim. Edirne’den Artvin’e, Artvin’den Hakkari’ye, Hakkari’den Muğla’ya, Muğla’dan Edirne’ye en fazla 6 saatte ulaşabilen hızlı trenlerimiz olsun. Ayrıca tüm bu noktalardan Ankara’ya hızlı tren hatları olmalıdır. Türkiye hızlı tren ile kolayca gezilebilmelidir.

Toplu ulaşımı karayollarımızdan hızlı trene kaydırarak çevre kirliliğini önlemiş, kazaları azaltmış oluruz.   

Çanakkale Köprüsü
Trakya ile Anadolu’yu Çanakkale boğazına yapılacak köprü ile buluşturalım. Marmara denizinin iki yakasını bu sefer Çanakkale’de bir araya getirelim. Bu zorlu boğaza köprü yaparak gücümüzü ve yaratıcılığımızı dünyaya gösterelim. Bu köprüden hızlı tren ve yayalar da geçsin.

Bu köprü sayesinde Avrupa’dan Anadolu’ya geçiş kolaylaşır, bölge ekonomisi ve ticareti artar.

Marmara Köprüsü
Darıca ile Yalova’yı karayoluyla birleştirecek köprü yapalım. Arabalı vapuru bekleyen veya İzmit körfezini dolaşmak zorunda kalan vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştıralım.







Uçak Gemisi
Karadenizli tersanecilerimizin yapacağı uçak gemisi ordumuza ve halkımıza büyük moral verecektir. Gemi inşa teknolojimizi ve kapasitemizi artıracaktır. Türkiye’nin daha büyük ticari gemi üreticisi olmasını ve ticari gemi filolarına sahip olmasını sağlayacaktır. Uçak gemisine sahip sayılı ülkelerden bir olmak bizi süper devletler arasına sokacaktır.




Yerli Otomobil
Bir Türk girişimcisinin üreteceği ve yaratacağı otomobil markası şirketlerimize vizyon ve moral verecektir. Bu marka lüks otomobil markası olmalıdır. Tüm dünyada satılıyor olmalıdır. 

Yerli spor otomobil markası Etox bu hedefe ulaşabilir. Kamu kuruluşları ve A SES grubundaki vatandaşlarımızca bu marka desteklenmelidir.  





Yeşil Türkiye
Türkiye çorak bir ülkedir. Ormanlarının çoğu verimsizdir. Türkiye’nin tüm dağları ağaçlandırılmalıdır.  Ormanlarımız bugünkü büyüklüğünün 100 katına ulaştırılmalıdır. Türkiye 100.yılına yemyeşil bir manzara ve temiz havasıyla girmelidir.





2023 yılına yetiştirilecek bu projeler Türkün ve Türkiye’nin vizyonu olacaktır. Dünya’ya bizi tanıtacak ve ezberleteceklerdir. Türkiye’nin dünya markası olmasını sağlayacaklardır. Türk insanına moral verecektir.

Önerilerime benzer önerilerinizi bekliyorum.

1 Ocak 2007 Pazartesi

Küreselleşme. Nasıl bir dünyaya doğru?



Son yirmi yılın en popüler kelimesi (kavramı) küreselleşme. Hem siyasi hem ekonomik hem de işsel konularda sıkça duyduğumuz bir kavram.

Kimilerine göre, küreselleşme, üreticilerin sadece kendi ülkelerinde satıyor olmasının yetmemesinden dolayı başka ülkelerde de satmaya başlamasıyla başlayan bir süreç, kimilerine göre de kendi ülkesinde üretim maliyetleri yüksek olduğu için üreticilerin üretimi başka ülkelere kaydırma işi. Bazılarına göre de bir işin/ürünün parçalarının birden fazla ülkede üretilmesi…

Bazılarına göre küreselleşme; uluslararası turizmin büyümesi, uluslararası beyin göçünün artması, toplumun uluslararasılaşmasıdır.

Bazılarına göre “internet”dir küreselleşme.

Bazılarına göre kültürlerin kaynaşması, bazılarına göre kültürel farklılıkların kaybolmasıdır küreselleşme.

Bazılarına göre insanlığın kurtuluşu, bazılarına göre insanlığın yok oluşudur küreselleşme…

Şu bir gerçek ki dünyanın farklı köşelerinden insanlar gittikçe birbirleriyle daha fazla etkileşimde. Bu etkileşim yeni kültürler ve değerler doğuruyor. Küreselleşme milletleri, insanları, kültürleri, değerleri birbirine geçiriyor ve başkalaştırıyor. Ortaya dünden farklı bir dünya çıkarıyor.

Küreselleşme süreci dünyayı nasıl bir geleceğe hazırlıyor? Başka bir deyişle nasıl bir gelecek torunlarımızı bekliyor?



Küreselleşmenin getirirleri neler olacak? İşte benim öngörülerim;

·        Gümrükler kalkacak ve mallar serbestçe dolaşacak. Türkiye’deki bir gıda firması hiçbir resmi işlem yapmadan sadece irsaliyesini ve faturasını keserek Kanada’daki veya Joponya’daki bir perakendeciye mal verebilecek.

·        Bireyler başka ülkelerdeki perakendecilerden gümrüksüz/vergisiz ürün alabilecek. E-ticaret büyüyecek. Lojistik ve kargo hizmetleri gelişecek.

·        Para daha hızlı ve serbestçe hareket edecek. Bir ülkedeki birey veya kurum başka bir ülkedeki bankadan kolayca kredi çekebilecek. Ortak para birimine geçilecek.

·        Birleşmiş milletlerin etkisi daha da artacak. Ülkelerin anayasaları, idari yapıları ve mali politikaları birbirine benzeyecek. Hükümetler ortak kararlar almaya başladıklarında dünya ekonomisinin daha sağlıklı işlediğini, ekonomik krizlerin azaldığını anlayacaklar. Refah dengesizliğinin, gelir adaletsizliğinin sürekli ekonomik krizlere, bölgesel ve global düşmanlıklara sebep olduğu, bu yüzden dünyanın her yerine refah götürülebilirse dünyanın barış içinde yaşayabileceği anlaşılacak. Birleşmiş milletler aracılığıyla tüm ülkelerin kalkınması için politikalar üretilecek.

·        Politikacılar hayali düşmanlar yaratmanın, uluslararası gerginlik çıkarmanın, halkı “dış mihrak” ile aldatmanın ekonomiye ters geldiğini anlayacak. Demokrasinin, hukukun, özgürlüklerin, barışın ekonomiye iyi geldiğini anlayacak. Milliyetçilik, ırkçılık, kapalılık azalacak ve yok olacak.  

·        Irka, dine, dile yönelik ayrımcılık ve aidiyet kültürü zayıflayacak ve en nihayetinde yok olacak.

·        Ülkeler arasındaki gerginlikler azalacak, düşmanlıklar yok olacak. Savaşlar ve ordular yok olacak. Dünya ordusu kurulacak. Daha doğrusu ordular lav edilecek, global polis teşkilatı kurulacak. Güvenlik teşkilatları entegre hale getirilecek.

·        Ülke sınırları kalkacak. İnsanlar istediği ülkeye, istediği şehre yerleşecek.

·        Milletlerin birbiriyle daha iyi anlaşabilmesi için İngilizce ikinci dil olarak benimsenecek. İngilizceyi, dolayısıyla Latin alfabesini herkes okuyup anlayabilecek, konuşabilecek.

·        Şehir sınırları daha önem kazanacak. Irksal aidiyet yerini şehirsel aidiyete bırakacak.

·        Ülkelerin adları unutulacak, coğrafya adları kullanılmaya başlanacak.

·        Yeryüzünde yaşayan herkesin nüfus kâğıdı aynı olacak. Tek bir merkez nüfus cüzdanı üretecek. Nüfus cüzdanının numarasından nerede, ne zaman doğduğunu anlayacağız. Ama ırkını, dinini anlayamayacağız.

·        İngilizce ana dil olacak diğer diller yavaş yavaş ortadan kalkacak. Tabii, İngilizce bugünkü İngilizce olmayacak. Evrim geçirecek. Ortaya çok daha zengin ve rafine bir İngilizce çıkacak. Muhtemelen yazıldığı gibi okunan, okunduğu gibi yazılan bir dil haline gelecek. Bir ırkı da belirttiği için adı belki de İngilizce olmayacak. (“Dünyaca”ya ne dersiniz.)

·        Modern dinler ortaya çıkacak. Kimileri yeni kuramlara sahipken, kimileri eski kuramların bir karması olacak. Kadim dinler devam edecek ama taraftarları ve radikalleri azalacak.

·        Turizm müthiş bir sektör olacak. Bir insan ömrü borunca tüm önemli şehirleri ve turistik yerleri gezmiş olacak.

·        İnternet üzerinden iletişim, ticaret, iş, habercilik, eğitim ve yönetim daha da artacak ve çeşitlenecek.

·        Ulusal markaların sayısı azalacak. Her sektörün global markaları oluşacak ve sektörlerinin dominantları olacaklar. Global markalarla sadece butik/yerel markalar rekabet edebilecek.

·        Çalışma günleri ve saatleri azalacak. Haftalık çalışma süresi 4 güne inecek, hafta sonu 3 gün olacak. Haftalık çalışma süresi 24 saate inecek.


Benim öngörülerim bunlar. Peki ya sizlerin?