Popüler Yayınlar

7 Ocak 2019 Pazartesi

2019 Yılında Ekonomimiz Nasıl Olacak?

Başta müşterilerim olmak üzere pek çok kişi 2019 yılını ekonomik açıdan nasıl gördüğümü soruyor. Hepsine bu konu üzerine bir makale ele alacağımı söyledim. Bildiğiniz gibi pazarlama, satış, perakendecilik ve marka iletişimi alanında iş dünyamıza danışmanlık hizmeti vererek hayatımı kazanıyorum. Ama ekonomist lisansına da sahibim (İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunuyum). Bu sebeple makro ve mikro ekonomiden az çok anlarım. Üstelik ekonomiyi çok yakından olmamakla birlikte düzenli olarak da takip ediyorum. Ayrıca işim gereği pek çok sektörü yakından takip etmek zorundayım. (Bkz: http://sektorlernedurumda.blogspot.com/) Bu da ekonomimizi içerden izlememi sağlıyor. Bir danışmanın müşterilerine layıkıyla danışmanlık yapabilmesi için de az çok ekonomiden anlaması gerektiğine inanırım.

Ekonomi yazısı yazmak bana düşer mi? Karar sizin.

Öncelikle bu makaleyi yazmaya başlamadan önce Türkiye’nin son 10 yıldaki ekonomik verilerini araştırdım, derledim ve tablolaştırdım. Bu veriler üzerine 3 gün önce bir makale yayınladım. (Bkz: https://ufukturu.blogspot.com/2019/01/turkiye-verileri.html) O makaleyi de okumanızı öneririm. Böylece bu makaledeki yargılarıma nasıl ulaştığım daha iyi anlaşılır.

2019’da ekonominin nasıl olacağını ele almadan önce 2018 yılını nasıl kapadığımıza bir göz atalım.  
·         Enflasyon: %20,3
·         Dolar: 5,31 TL
·         Euro: 6,07 TL
·         Büyüme: %3,5 (tahminen)
·         Kişi Başı Gelir: 9.200 $ (tahminen)
·         GSMH: 753 milyar $ (tahminen)
·         Nüfus: 82 milyon (yaklaşık)
·         Çalışabilir Nüfus: 61,5 milyon (yaklaşık)
·         İşgücü Nüfusu: 32,5 milyon (yaklaşık)
·         İstihdam: 29 milyon (yaklaşık)
·         İşsizlik: %10,8 (tahminen)
·         İhracat: 170 milyar $
·         İthalat: 235 milyar $
·         Vergi Geliri: 120 milyar $
·         Turizm Geliri: 31 milyar $

Tablo pek iç açıcı değil. 2013 yılından beri (son 5 yıldır) ekonomimiz öyle ya da böyle geriliyor. 2018’in ikinci yarısındaki kur krizi ile birlikte ekonomik çark yavaşladı. Yerli ve yabancı uzmanlar 2019 yılında Türkiye’nin resesyon yaşayacağını söylüyor. Resesyon kelime anlamıyla “durgunluk”. Durgunluk haliyle ekonomiyi küçültüyor (daraltıyor). Bir ülke ekonomisinde üst üste iki çeyrek GSYH küçülmesi yaşanmış ise o ekonomide resesyon söz konusu olduğu söylenir. Ekonomideki büyüme hızı nüfus artış hızından daha düşük olursa bu da resesyona sebep olur. Bu sebeple Türkiye asla hiçbir çeyrekte %1,2’den daha az büyümemelidir.

2019’a girdiğimiz bu günlerde ekonomistinden sokaktaki vatandaşa, iş adamından çalışana herkesin bir karamsarlığa düştüğü aşikar. Onlara hak vermemek elde değil. Yalnız resesyonun körükleyicisinin karamsarlık olduğu gerçeğini de unutmamak gerekir. Karamsarlık insanlardaki tüketim, girişim, yatırım ve çalışma motivasyonunu azaltır, bu da talebi azaltır. Azalan talep karşısında arz edenler zarar eder, panikler ve geriler. Bunun sonucunda silsile halinde ekonomik zararlar ortaya çıkar.

Pek çok uzman 2019 yılına dair karamsar tablolar çiziyor. (Bunların linkini yazının sonunda bulacaksınız.) Ben ülke ekonomimiz için herkes kadar karamsar değilim, hatta iyimserim. Bu iyimserliğimin nedeni kelebek etkisi yaratmak veya Polyannacılık değil. Ekonomik büyüklüğümüze, genç nüfusumuza, iş dünyamıza, girişimci ruhumuza, maddi ve manevi birikimlerimize, alışveriş merakımıza güveniyorum. Türkiye belki 2019’un ilk çeyreğinde büyüme sağlayamayacak ama sonrasında hak ettiği büyümeyi gerçekleştirecektir. Bence düşüşü, duraklamayı, krizi zaten 2018’in ikinci yarısında (son iki çeyrekte) yaşadık. Ekonomimiz bence orada dibe vurdu. 2019 yükseleceğimiz, toparlanacağımız bir yıl olacak.

Bu kanıya nasıl vardığımı açıklamadan önce 2019’da bizi bekleyen aleni şeylerden bahsedelim.
·         2018 yılının son haftasında 2019 yılında uygulanacak asgari ücret (AGİ hariç) 1829 TL olarak belirlendi. Bu da %26 zam demektir. 2018 yılında enflasyon %20,3, Dolar ve Euro da (yıl ortalamaları üzerinden) %32 artmıştı, dolayısıyla asgari ücrete bu artışların ortasında bir zam yapılması ehveni şer oldu. Halkın çoğunluğunu oluşturan vasıfsız ve dar gelirli işgücümüz temel tüketimi için talebini kısmadan yaşamaya devam edebilir diye tahminde bulunabiliriz. (Yaklaşık 333 € mertebesindeki asgari ücretimiz Türkiye’nin utancıdır. Girmeyi planladığımız AB ülkelerinde ortalama asgari ücret 1500 €’dur. AB’yi düşman görmek yerine refaha nasıl ulaştıklarına tekrar tekrar bakmamız gerekiyor. Zira şu ana kadar göremediğimiz belli.) Hemen hemen her sektörde, her düzeyden çalışana en az enflasyon oranında (%20) zam yapılacaktır. Asgari ücrete gelen zam oranından dolayı genel zamların %25’e kadar çıkması da muhtemeldir. Memur ve emeklilere yapılan zamlar da enflasyon ve kur artışını neredeyse telafi edici düzeydedir. Tüm bunlar çalışan kesimin tüketim talebinde keskin düşüş olmayacağını gösteriyor.

·         Mart ayı sonunda yerel seçimler yapılacak. Yerel seçimlerin heyecanı ve çekişmesi ilk çeyrekteki ekonomik durgunluğu unutturacaktır. Belediyelerin harcamaları bir nebze ekonomiye canlılık da getirecektir. Bana göre seçimin sonucu iktidarı uyaracak, muhalefeti morallendirecek. Bu da Türkiye için olumlu olacak. Herkes işini iyi yapmayı hatırlayacak.  

·         Toplamda 500 milyar dolar dış borcumuz var ama 2019 yılında bunun 56 milyar dolarını ödeyeceğiz. Bu 56 milyarın 15 milyarını kamu sektörü, 41 milyarını özel sektör ödeyecek. Ayrıca kamu yaklaşık 30 milyar dolar da iç borç ödeyecek. Yani devletimiz 2019 yılında içe ve dışa 45 milyar dolar borç ödemek zorunda. Bu ödenmeyecek bir miktar değil. Tüm çeyreklerde resesyonda olsak bile bu dış borç, yeni borç almaya gerek kalmadan ödenebilir. Yeter ki iktidar devlet gelirlerini (vergi, hizmet…vb) akıllıca ve tasarruflu kullansın. Ülke dışındaki maceraları fonlamak, yandaşlara kıyak yapmak, hesapsız/sorgusuz harcamak yüzünden devlet gelirlerimiz çarçur oluyor. Bunun önüne geçilirse dış borçlarımız yeni dış borçlar bulmaya gerek kalmadan rahatça ödenebilir. (2019 yılında tahminlere göre 150 milyar dolar vergi geliri toplanacağını hatırlatmak isterim)

·         Enflasyonun tek haneli rakamlara gerilemesi neredeyse imkansız. %10 ila %20 arasında bir enflasyonla da büyümek mümkün. Bunu daha önce çok defa başardık. Enflasyonu tek hanelere düşürmek 2020 ve sonrası yılların işi gibi görünüyor. İktidar bu yıl için %15 civarı enflasyonla ekonomi politikalarını kurgulamalı. Nitekim yeni ekonomi programı da bunu öngörüyor. Bu düzeydeki enflasyon dert olarak görülmemeli. Evet, iktisat kitaplarının da yazdığı gibi “yüksek enflasyon yatırımın düşmesine ve işsizliğe sebep olur”, ama bu teorinin bahsettiği yüksek enflasyon %30’ların üzerindeki enflasyondur. Yüksek enflasyonu söndürmek için beş şehrin itfaiye ekibine ve araçlarına ihtiyaç duyabilirsiniz, ama %20’nin altındaki enflasyonu birkaç tane yangın tüpüyle söndürebilirsiniz. Yeter ki, yangın tüplerinin yerini bilin ve zamanında müdahale edin.

·         2018 ihracat rakamları 170 milyar dolar ile rekor kıracak. 2019’da bu rakamın en az 20 milyar üzerine koyacağımız kesin. 

·         Cari açığımız (ihracatımız ile ithalatımız arasındaki fark) 2019 yılında 60 milyar doların altına düşebilir. İhracatımız arttıkça ithalatımızı da artıyor, kabul. Ama son 10 yılda ihracatımız toplamda %29 artarken ithalatımız %16 artmış. Yavaş da olsa ihracatımız ile ithalatımız arasındaki makas kapanıyor. 2017 yılında makas 77 milyar dolar iken 2018’de büyük ihtimalle 65 milyar dolar olacak. (Cari açığı sopa olarak veya felaket işareti olarak göstermeyi bırakın artık. Gelişmekte olan her ülkenin olması gereken ekonomik sorunudur bu. Onunla yaşamayı, ona rağmen büyümeyi, ona rağmen ekonomi yorumlamayı bilmeliyiz.) 

·         6 aydır zaten kimse yatırım yapmıyor. Yerli ve yabancı iş adamları Türkiye’de yatırım için daha fazla bekleyemezler. Onlara göre Türkiye’de her şey o kadar çok ucuzladı ki, Türkiye’den sadece mal ithal etmek yabancılar için yeterli olmayacaktır. Yılın ikinci çeyreğinden itibaren yabancı sermaye ve yatırımcılar Türkiye’ye dönmeye başlayacaktır. Yerli sermaye sahibi ve sanayici de aynı yolu izleyecektir.

·         İnsanımız son 5 yıldır diken üzerinde. Mümkün olduğunca tüketimini minimumda yaptılar. Bakmayın siz konut satışlarının her yıl rekor kırmasına. Yabancıların, gurbetçilerin ve bir avuç zenginimizin alışverişidir bu. 10 yıl önceki Mortgage bazlı kampanyalarla ortadireğin belli bir kısmı ev aldı. Ev taksitleri biten bu aileler harcamalarını diğer alanlara kaydıracaklar. Uzun yıllardır ertelenen ihtiyaçların 2019 yılında giderilmesi muhtemeldir. Bu ekonomiye can suyu taşıyacaktır.

·         Brent tipi ham petrolün varil (159,5 litre) fiyatı 2017’de ortalama 57 dolar, 2018’de ortalama 70 dolar civarındaydı. 2019 yılına 55 dolarla başlayan bu fiyatın yıl ortalamasının 61 dolar olacağı tahmin ediliyor. 2008 krizinin Temmuz ayında 147 dolara kadar tırmanan varil fiyatı 2011, 2012, 2013 ve 2014 yıllarında ortalama 105 dolar olarak seyretmişti. 2014 yılından itibaren düşmeye başlayan fiyatlar 2016 Ocak ayında 30 doları gördü. Son 3 yıldır da hafif hafif yükseliyor. Trump’ın 2018 yılında çıkardığı gümrük vergisi savaşı yüzünden dünya ticaretinin büyümesinin 2019 yılında %3,5’un altında kalacağı tahmin ediliyor. Ayrıca gelişmiş ülkelerin ortalama büyümesi de %1,5 olacak. Bu ve benzeri sebeplerden dolayı 2019 yılında Brent tipi ham petrolün fiyatının 2019 yılında ortalama 61 dolar olacağı tahmin ediliyor. Tükettiği petrolün %90’ını ithal eden Türkiye için ortalama 61 dolarlık varil fiyatı ülke ekonomisi için umut ve soluk verici bir rakamdır.  

·         Türkiye enerjide önemli bir oranda dışa bağımlı bir ülke. Ama HES, rüzgar enerjisi ve diğer alanlardaki yatırımlarıyla her yıl enerji ithalatına ödediği para azalıyor. 2019’da bunun etkisini daha çok göreceğiz.

·         İktidar saçmalamazsa 2019 yılında ülkemize 50 milyona yakın yabancı turist gelecek. Bunlar en az 45 milyar dolar döviz getirecekler. (Ticari anlaşmalar ve ön siparişler bunu gösteriyor) Öte yandan kurlardaki artış yüzünden yurtdışına turistik amaçlı çıkan vatandaşlarımızın sayısı 2018 yılının yarısı kadar olabilir. Turizm gelirleri özellikle yaz aylarında ekonomimizi rahatlatacaktır.

Yukarıda bahsettiğim gelişmeler benim 2019 ekonomisine bakışımı iyimserleştiriyor.

Krizlere şerbetli olmamız da iyimserliğimi artırıyor. İnsanımız bir gecede fırlayan döviz kurlarına, bir çeyrekte başını alıp giden enflasyona, iki çeyrek süren resesyonlara, bir yıl süren krizlere alışıktır. Bir yıl kredi kartlarına borçlanır, ertesi yıl hepsini kapar. (İstatistiklere göre banka borcuna en sadık Avrupalı tüketicidir.) “Bu da gelir, bu da geçer” algısıyla hep erken toparlamıştır kendi ekonomisini. Böyle olmasa, yani toparlayamayacağına (batacağına) inansa, başına olmadık işler açan iktidarları her seçimde gönderirlerdi, öyle değil mi? Demem o ki; kriz, durgunluk, daralma edebiyatını fazla abartmayalım, bu da gelecek, bu da geçecek. Uzun sürmeyecek ve kısa sürede toparlanacağız. Önemli olan toparlanmanın ivmesi ve kalıcılığıdır.

2018 yılının ikinci çeyreğindeki ekonomik göstergeler tüm ekonomistlerin gözünü karatmış durumda. Bu göstergeler üzerinden 2019’u yorumlamaları onları haksız çıkaracaktır. Dediğim gibi krizin en dip noktasının 2018 yılının ikinci yarısında görmüş olabiliriz. Etkileri 2019’un ilk çeyreğinde de devam edecektir. Ama sonrasında ekonomi kesinlikle canlanacaktır.

Krizlerden ülkeyi iktidarların çıkardığına inanmıyorum. Ama almadıkları tedbirler, aldıkları çıkarcı kararlar ve işledikleri politik hatalar yüzünden krizleri iktidarların çıkardığına yüzde yüz eminim. Toplum olarak kendi yaramızı sarmayı ve yeniden toparlanmayı her defasında becerdik. İktidar halkın, çalışanın, girişimcinin ekonomik hamlelerinin önünü kesmesin yeter. Bu krizden çıkmayı da halk (iş dünyamız ve çalışanlarımız) başaracaktır (iktidar da üstüne konacaktır.)

İşte bu nedenlerle ben ekonomistlerin aksine 2019’un beklenildiğinden daha iyi geçeceğini öngörüyorum. Buna rağmen benim de iyi ve kötü senaryolarım var. Ekonomistlerin 2019 tahminleri ile birlikte bunları aşağıdaki tabloda görebilirsiniz.

2019 Kapanış Tahminleri
2018
Kapanış
Ekonomi
Uzmanları

İyimser

Kötümser
Enflasyon
20,30%
18,00%
12,00%
15,00%
Dolar
5,31 ₺
8,00 ₺
6,20 ₺
7,00 ₺
Euro
6,07 ₺
9,15 ₺
7,10 ₺
8,00 ₺
Büyüme
3,5%
-1,0%
4,0%
2,0%
Kişi Başı Gelir ($)
9200
8500
10300
9800
GSMH (milyar $)
753
706
855
813
Nüfus (milyon kişi)
82
83
83
83
Çalışabilir Nüfus (milyon kişi)
61,5
62,7
62,7
62,7
İşgücü Nüfusu (milyon kişi)
32,5
33,5
33,5
33,5
İstihdam (milyon kişi)
29
29
30
29,5
İşsizlik
10,80%
13,43%
10,45%
11,94%
İhracat (milyar $)
170
155
195
160
İthalat (milyar $)
235
225
255
240
Vergi Geliri (milyar $)
120
130
150
140
Turizm Geliri (milyar $)
31
35
45
35

Ekonomistlerin kötü senaryosu gerçekleşse bile iş dünyamız ve ekonomimiz ileride toparlanamayacak kadar yara almayacaktır. Dolayısıyla paniğe gerek olmadığını düşünüyorum. Kaldı ki, ben iyimser senaryomun gerçekleşeceğine gönülden inanıyorum. Nedenlerini de yeterince izah edebildiğimi düşünüyorum.

Neler Yapılmalı?

İstihdamı artıracak politikalar şart. Bunu yapabilmek için öncelikle mikro girişimcilerin sayısını artırmamız gerekiyor. İnsanları iş kurmaya yöneltmeli ve desteklemeli. Bunun yolu da kafe, dükkan, mağaza, işyeri açmak, projelerini hayata geçirmek isteyen girişimcilerin önündeki bürokrasiyi ve maliyetleri azaltmaktan geçiyor. SGK ve vergi sübvansiyonu, KOSGEB kredileri ve düşük faizli girişim kredileri çözüm olacaktır.   

Kamu kuruluşlarımızın üretkenliği ve verimliliği tekrardan ele alınmalıdır. Hizmet, iş, ürün, düşünce ve proje üreten kamu kuruluşları topluma, devlete ve ekonomiye faydalı olur. Kamu kuruluşu yan gelip yatma yeri değildir. Politikacılar, bürokratlar ve memurlar kamu kuruluşlarını daha iyi çalışır hale getirmelidirler. Kamu kuruluşlarının denetimi ve performans değerlendirmesi için yepyeni bir model inşaa edilmelidir.  

İktidar söylemleriyle ve icraatlarıyla iş dünyasının gözünü korkutuyor. Ne yapacağı belli olmayan, diktatörce davranan, hukuku hiçe sayabilen bir iktidar yabancı sermayeyi de yerli sermayeyi de kaçırır. Nitekim 2018’de bu oldu. Keskin sirke küpüne zarar, atarlı başkan ülkeye zarar.

Vasıfsız, şovenist, cahil, verimsiz güruhları hamasi söylevlerle tatmin etmek kolaydır. Ama aynı hamasi söylevlerle vasıflı, eğitimli, verimli, kibar insanları ürkütür, kaçırırsınız. Nitekim müthiş bir beyin göçü yaşıyoruz. Ülkenin gidişatından endişe duyanlar yurtdışına taşınıyor. Ülkenin becerikli insanları yurtdışında yaşama planları yapıyor. Güçlü ekonomi için güçlü beyinlere ihtiyaç var. 

İşgücümüze 2019 yılında 1 milyon genç katılacak. Bunlara iş bulmalıyız. 2018 sonu itibariyle 3,5 milyon işsizimiz varken yeni gelen bu 1 milyona nasıl iş bulacağız? İktidar tüm iç ve dış politik çatışmalarını bir kenara koyup bunun üzerine kafa patlatmalıdır. “Her iş yeri ekstradan 1 kişi daha işe alsa bu sorun çözülür” ahmaklığına kaçmadan bu konu ele alınmalıdır. 

Ülkenin en son ihtiyacı olan şey dış politikada gözü karalıktır. Diğer ülkelere hava atacağım, ayar vereceğim derken Türkiye ekonomisine milyar dolarlık zararlar verildiğinin farkına varılması bile ekonomiyi toparlar. “Yurtta barış, dünyada barış” politik bir laf değildir, ekonomik büyümenin sırrıdır. 

İktidardaki siyasetçilerimiz uzun süreden beridir “dünyanın ilk 10 ülkesinden biri olacağız” diyor. İlk 10 ülke arasına girebilmek için öncelikle ilk 10’daki ülkeler gibi siyaset yapmak, proje üretmek, ülke yönetmek, vatandaşına hizmet etmek gerekiyor. Aslına bakarsanız Türkiye her yıl %7 büyüyebilir ve 10 yıl içinde ilk 10 ülke içine girebilir. Yeter ki, ülkeyi yöneten siyasetçilerimiz kişisel hırslarına, kişisel hesaplarına, kişisel çıkarlarına saplanıp kalmasınlar. 

Bir nasihatim de iş dünyamıza; lütfen vizyoner olun, lütfen daha büyük düşünün. İş insanlarımız ve girişimcilerimiz yüksek katma değeri olan firmalar ve markalar yaratmak zorundalar. Yüksek teknolojiye ve dijitale yönelmek zorundalar. İş insanlarımız; bir Samsung, bir Apple, bir İkea, bir Walmart, bir McDonald’s yaratabileceklerine inanmalılar. Gençlerimiz; bir Facebook, bir Twitter, bir Amazon, bir Google, bir Microsoft, bir Tencent yaratabileceklerine inanmalılar. Ülke ekonomisini; kar eden, vergi veren, istihdam yaratan, topluma ve çevreye fayda sunan firmalarımızın sayısı artarsa düzlüğe çıkarabiliriz. Halkımızın refahını ve kişi başı gelirini artırmak için iş insanlarımıza ve girişimcilere çok görevler düşüyor.   

Enseyi karartmayalım. 2019’dan umutlu olalım. Başarabiliriz.


Güzel ve bereketli bir yıl geçirmeniz dileğiyle. 

Not: Bu makaleyi hazırlarken internette epey bir araştırma yaptım. Yazıma kaynaklık eden haberleri ve ekonomistleri sizler için tarih sırasında göre özetledim ve linkledim. Aşağıda bulabilirsiniz. Bu kaynaklara da göz atmanızı öneririm. 

2019 Ekonomisine Dair Haberler
…………………………………………………
Hükümet Yeni Ekonomi Programını açıkladı.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak 2019-2021 yılları için hükümetin ekonomik tahminlerini açıkladı. Buna göre ekonomide önümüzdeki yıl işsizliğin yüzde 12.1, enflasyonun yüzde 15.9, büyümenin ise yüzde 2.3 olması bekleniyor.
…………………………………………………
İşte, IMF’nin Türkiye için büyüme beklentisi
Uluslararası Para Fonu (IMF), küresel ekonomiye yönelik büyüme beklentilerini yükselen riskler nedeniyle aşağı çekti.
…………………………………………………
20 basamak fakirleştik
Kur artışı, kişi başına milli gelirde küme düşürdü. Krizin henüz başında olmamıza rağmen döviz kurlarındaki artış Türkiye’nin ekonomik göstergelerini olumsuz etkilemeye başladı. Uluslararası Para Fonu (IMF) tahminlerine göre Türkiye, kişi başına milli gelir sıralamasında bu yıl 20 basamak birden gerileyerek 58’inci sıradan 78’inci sıraya inecek.
…………………………………………………
OECD: Türkiye ekonomisi 2019'da yüzde 0,4 daralacak
Raporun Türkiye bölümünde, 2018 yılının ikinci yarısında iç talebin düşmesi sonucu, 2019 yılında büyüme oranında daralma olacağı uyarısı yapıldı.
Raporda, itibarlı ve şeffaf mali ve para politikalarının uygulanması, iç piyasada güvenin tesis edilmesi halinde ise 2020 yılı için büyümenin yüzde 2.7 oranında artabileceği bildirildi.
Merkez Bankası’nın bağımsızlığına önemle dikkati çekilen raporda, iş dünyası, tüketici ve yatırımcıların mali ve para politikalarına olan güveninin çok önemli olduğu, enflasyonda arzu edilen hedefe ulaşılması için sıkı para politikası izlenmesi gerektiği vurgulandı.
OECD ekonomik görünüm raporunda küresel ekonominin 2019 yılında yüzde 3,5 büyüyeceği tahmini yapıldı. Mayıs ayında yayınlanan bir önceki raporda, 2019 yılı için 3,7 oranından ekonomik büyüme öngörülmüştü.
…………………………………………………
Fitch’ten Türkiye ekonomisi için korkutan açıklama: Dolar 8.2 olacak
Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türkiye’nin zorlu ve uzun bir düzelme sürecine gireceğini, ekonomik büyümenin 2019’da yüzde 1.2’ye gerileyeceğini ve enflasyonun en azından 2020 sonuna kadar tek haneye çekilmesinin mümkün olmayacağını açıkladı. Hollanda merkezli ABN-AMRO bankası ise Türkiye ekonomisinin 2019’da yüzde 3 küçüleceği, dolar / TL kurunun yıl sonunda 8.2, Avro/ TL kurunun 9.4 olacağı ve enflasyonun yüzde 21’i bulacağı öngörüsünde bulundu.
…………………………………………………
Küresel ekonomide en büyük sorun borçlar
Sayıda dünya ekonomilerinin 2019 yılı performanslarına dair tahminlerde bulunan The Economic Intelligence Unit (EIU) yeni yılda Türkiye ekonomisinde yüzde 1.0 büyüme bekliyor. Türkiye için lk olarak yüzde 4.6 büyüme öngören dergi ekibi, dergi yayına verildikten sonra büyüme tahminlerini yüzde 1.0 olarak revize ettiklerini bildirdi. 
Dergi, 2019'da Türkiye'de kişi başına gelirin 10 bin 660 dolar civarında olacağı tahmininde bulunurken, enflasyon oranını yüzde 10.8, bütçe açığının GSYH'ye oranını yüzde 3.1 olarak görüyor.
…………………………………………………
İşte ekonomistlerin 2019 beklentileri
Ekonomistler, 2019 yılında enflasyon ve cari açıkta gerilemenin süreceğini, yılın ikinci yarısında büyümenin belirginleşeceğini ve kredi derecelendirme şirketlerinden kredi notu artışı beklenebileceğini söyledi.
…………………………………………………
Türk ekonomisi "kriz" yılına giriyor
Yeni yıla girmeye sayılı günler kala Türkiye’de siyasetin gündemini 31 Mart’ta gerçekleştirilecek yerel seçimler belirlerken, halkın gündeminde ise varlığını her geçen gün daha fazla hissettiren ekonomik durgunluk var. Çünkü 2018’in son çeyreğini sıfıra yakın büyüme ile kapatmaya hazırlanan Türkiye ekonomisinde 2019'un "kriz yılı" olacağı beklentisi hakim.
…………………………………………………
Mahfi Eğilmez'den korkutan 2019 tahmini
2019 yılı için IMF’nin ve kendisinin dolar kuru, enflasyon, işsizlik, büyüme gibi beklentilerini de açıklayan Eğilmez, Dolar kurunun 2019’da 7.5 TL olacağını söyledi. Eğilmez bu dönemde kesin bir tahmin belirtmenin zor olacağını da sözlerine ekledi. Eğilmez, IMF'nin 2019’da dolar kurunun 10.21 TL  beklentisi olduğunu da aynı tabloda gösterdi.
…………………………………………………

Ekonomistlerin 2019 Görüşleri
…………………………………………………
Uğur Gürses / Cumhuriyet
2019 çok ağır geçecek: Dördüncü çeyrek muhtemelen ekonominin yavaşladığı, negatif olduğu bir süreç olacak. Ve muhtemelen 2019’un ilk çeyreği de 0 büyümeye yakın bir yerde olacak. Dolayısıyla bu, şunu getirecek; ekonomik yavaşlama, şirketlerin sorunlarla karşılaşması ve işsizlik. Şirketler sorunlarla karşılaştığı zaman ister istemez eleman çıkarmaya başlayacaklar ki onlar zaten şimdiden başladı. Bu dalga dalga 2019’un Mart’ına, Nisan’a hatta Haziran’a kadar karşılaşacağımız bir fotoğraf olacak. Bu şekilde giderse 2019 çok ağır geçecek.
…………………………………………………
Ümit Akçay / Ekonomist
Esas itibariyle 2018’in krizin başladığı, 2019’un ise tüm etkilerini gösterdiği bir yıl olma ihtimali yüksek. Son açıklanan sanayi üretimi verisindeki 2.7’lik küçülme ve cari fazla verileri, sert bir ekonomik daralmanın çoktan başladığını önceden haber veriyor. İçinde bulunduğumuz aylara ait veriler ileride açıklanacağı için, 2019 yılından geriye dönüp baktığımızda, krizin 2018’in son çeyreğinden itibaren başladığını söyleyebileceğiz.
(13 Aralık 2018)
…………………………………………………
Beste Naz Süllü / Gedik Yatırım
Beste Naz Süllü'ye göre Türkiye ekonomisi önümüzdeki yılı yüzde 1 büyüme ile kapatacak. Süllü, enflasyonda çok ciddi bir bozulma olmadığı sürece Merkez Bankası'ndan faiz artırımı veya indirim beklemiyor.
Süllü, "İlk iki çeyrek daralma ile diğer iki çeyrek toparlanma ile geçecek ama yine yılı yüzde 1'lik büyüme ile kapatacağız gibi görünüyor şimdiden" diye konuştu.
Ekonomist Beste Naz Süllü, enflasyon beklentisinin ise ilk yarı için yüzde 20-24, ikinci yarı için ise yüzde 16-20 aralığı olduğunu belirtti. Enflasyon çerçevesinde Merkez Bankasının para politikasına ilişkin de beklentilerini paylaşan Süllü, bankanın para politikasının şimdilik yeterince sıkı olduğu düşüncesinde.
Süllü, Merkez'den, enflasyonda çok ciddi bir bozulma olmadığı sürece, bir faiz artışı ya da faiz indirimi beklemediğini söyledi, "3. çeyreğin sona kadar bu seviyede kalacakmış gibi duruyor" diye konuştu.
Beste Naz Süllü, 2019 için kısa vadeli Dolar/TL beklentisini de 5.50'nin altı olarak açıklarken, uzun vadede enflasyonun yüzde 20-24 arasında kalmaya devam etmesi durumunda ise 6 lira civarının yeniden test edilebileceğini söyledi.
…………………………………………………
Seyfettin Gürsel / Ekonomist
Kasım başındaki Türkiye ekonomisine dair mevcut bilgiler ve yayınlanmış veriler daha önce yaşanan ekonomik krizlere benzer şiddette olmasa da daralmanın kaçınılmaz olduğuna, daha önemlisi de, durgunluktan çıkışın da bu kez önceki krizlerde olduğu gibi hızlı ve güçlü olmayacağına işaret ediyordu. Bu kötümserliğin nedenini ise, özel kesim borçluluğu, banka sisteminin sağlamlığı, enflasyon-faiz düzeyi, ekonomi yönetimine güven ve uluslararası likidite bolluğu-ucuzluğu gibi temel alanlarda mevcut koşulların geçmişin krizlerine kıyasla olumsuz anlamda büyük farklılıklar arz etmesine bağlamıştım.
…………………………………………………
Mahfi Eğilmez / Ekonomist
2018 yılında özellikle kur artışlarının neden olduğu enflasyon artışı yurt içi talepte ciddi bir gerileme yaratınca başta sanayi kesimi olmak üzere bütün alanlarda üretimde gerilemeler ortaya çıktı.
Türkiye, 2018 yılının sonlarına bu görünümle giriyor. Yılın son çeyreği için beklentiler büyümenin yerini küçülmenin alacağı yönünde.
2019 yılında düşen büyüme hızının yaratacağı ivme kaybıyla bir miktar gerileme olması beklense bile enflasyonun yüksek düzeyde kalacağı, işsizliğin, düşen büyümenin etkisiyle artışını sürdüreceği tahmin ediliyor. Buna karşılık düşen büyüme hızı, cari açığın daha da düşmesine yol açacak.
Buna göre 2019’da Türkiye ekonomisi (bugünkü koşullar devam ederse) yüksek enflasyon, yüksek işsizlik oranı ve eksi büyüme oranı (slumpflasyon) yaşayacak.