Popüler Yayınlar

1 Temmuz 2012 Pazar

Kürt Sorunu Nasıl Çözülür?


Bildiğiniz gibi satış, pazarlama, marka ve perakendecilik alanında danışmanlık hizmeti veriyorum. Müşterilerime içinden çıkamadıkları sorunları çözebilme iddiasıyla yaklaşıyorum. Her vatandaş gibi ülke sorunlarına kafa yoruyor, kendimce çözümler üretiyorum. Bazılarını da yazıya döktüğümü bilirsiniz.

Türkiye'nin en büyük sorunu nedir deseniz, başbakanından ilkokul öğrencisine kadar herkes Kürt Sorunu’dur diyecektir. Zaten araştırmalar da, medya haberleri de bu sonucu veriyor.  Kürt sorununa dair de epeydir bir çözümüm var ve bunu sizlerle de paylaşmak istiyorum.

Kürt sorununu çözmek için benim çok basit bir tezim var: Kürtlere kendi elimizle devlet kurmalıyız.

(Durun heyecanlanmayın hemen. Ülkemden toprak vermeyi önerecek değilim.)

Ben Egeli bir Türk’üm. İstanbul’da büyüdüm ve yaşıyorum. 41 yaşındayım. Hayatım boyunca birçok Kürt kökenli arkadaşım oldu. Kürtleri severim. Bizler gibi mert, misafirperver ve samimidirler. Kültürleri ve insanlıkları harikadır. Bu özelliklerinden dolayı biz Türkler ve Kürtler birbirimize çok benzeriz. (Zaten kaderin cilvesine bakın ki Türk ve Kürt kelimeleri de aynı harflerden oluşuyor.)  Birbirimizi düşman görmemiz imkansız, ancak kardeş görebiliriz. Bu yüzden Kürtlerin mutluluğunu istemeliyiz. 

Ne kadar iç içe olsak da kabul etmeliyiz ki Kürtler ayrı bir ırk ve kendilerine ait toprak ve devlet istemeleri de gayet doğal. Şimdiye kadar Kürtlerin hiç devletinin olmaması bunu isteyemeyecekleri anlamına gelmez. Bu yüzden dağa çıkıp savaşan Kürtleri anlıyorum. Onları dağa çıkaran, isyana teşvik eden özgürlük güdüsü, içgüdüseldir (tanrı tarafından verilmiştir de diyebiliriz).

Kürtlere taleplerini bir bir vererek onların yatışacağını düşünmek ahmaklıktır. Kendi dillerinde eğitim alma ve savunma yapma hakkı asla yeterli olmayacaktır. Kürtlere özerklik de verseniz bağımsız bir devlet kurasıya kadar Kürt sorunu devam edecektir. (Kosova örneğini hatırlayın). Kürt sorununun çözümü ileri demokrasidedir diyenler çok büyük yanılgı içerisindedir. (Elbette ileri demokrasi olmalı ülkemizde, Kürt vatandaşlarımıza da talep ettikleri hakları vermeliyiz.)

Biz Türklerin de vatanını böldürmek istememesi gayet insani bir istek. Bunun için dağa çıkmış Kürt isyancıları terörist olarak adlandırmamız ve onlarla savaşmamız gayet doğal. Şahsen Türkiye’nin bir avuç toprağının verilmesini istemem.

Türkü ve Kürdü karşı karşıya getiren nedenler çok doğal ve her iki taraf da haklı. Onlar bir ülkesi olsun isteyecek, biz de vatanımızı böldürmemek isteyeceğiz. Bu yüzden bu savaş yüzyıllar boyu sürebilir. Bu savaşı haklı olan değil, güçlü olan kazanacaktır. Elbette güçlü olanın biz Türkler olmasını isterim.

Ama bu savaşın durması için bir fırsat var önümüzde. Irak’ın kuzeyinde devlet kurma imkanı bulunan Kürtler, ideal sınırlara ulaşmadan Kürdistan’ı ilan etmek istemiyorlar. Bildiğiniz gibi ideal Kürdistan’a Suriye’nin kuzeyi, İran’ın kuzeybatısı ve Türkiye’nin güneydoğusu giriyor.

Arap baharı sayesinde Suriye’nin kuzeyi Kürtlerin eline geçti. Üstelik Barzani değil, PKK yanlısı Kürtler bunlar.  Siyasiler ve medya bu duruma ateş püskürüyor. Bir handikap olarak bakıyorlar son gelişmelere. Ama bence bu durum tam da bizim işimize yarayabilir. Başta beceriksiz dış işleri bakanımız Davutoğlu olmak üzere hiç kimse son durumda bir “stratejik derinlik” olduğunu görmüyor.

Bence Kürtler ile bir an önce pazarlığa oturmalıyız. (Hangi Kürtler olduğunu yazının sonunda söyleyeceğim.) Kürtler bölgenin güçlü ülkeleri İran ve Türkiye’den toprak koparamayacaklarını bilmelerini ama “İdeal Kürdistan” sınırlarından vaz geçmeleri durumunda Irak ve Suriye’nin kuzeyini kapsayan alanda, bizim himayemizde Kürdistan kurulmasını destekleyeceğimizi belirtmeliyiz.

Aşağıdaki alanlarda anlaşılırsa, kardeşimiz olan Kürtler ile yüzyıllar boyunca barış ve mutluluk içinde yaşayabiliriz.

·         Kurulacak Kürdistan mutlaka demokratik bir cumhuriyet olmayı kabul etmelidir. Batılı anlamda laik, sosyal ve hukuk devleti olmalıdır. Çok partili bir sistem ile yönetilmelidir.
·         Kürdistan Türkçe’yi ikinci dil, Türkiye’de Kürtçeyi ikinci dil kabul etmelidir. Her iki halkın anlaşmasının daha kolay olabilmesi için Kürdistan latin alfabelerini kabul etmelidir.
·         Kürdistan’ın ordusunu, polisini ve devlet kurumlarını biz eğitmeliyiz.
·         Kürdistan ile aramızda birbirini diğer ülkelere karşı koruma-kollama antlaşması yapılmalıdır. Kürdistan’a saldıracak ülke bize saldırmış sayılmalıdır.
·         Kürdistan ve Türkiye sınırında her iki taraf da ordu bulundurmamayı taahhüt etmelidirler. 
·         Kürdistan ve Türkiye arasında AB tipi bir birlikteliğin olacağını ve her iki ülkenin vatandaşlarının birbirlerinin ülkesini çok rahat kullanabileceğini garanti etmeliyiz.
·         Kürdistan’ın dünya ile entegre olabilmesi ve ticaretini geliştirebilmesi için Akdeniz’e açılmaları gerekecektir. Kürdistan’a Hatay’ı kullanma konusunda çok büyük ayrıcalıklar tanımayı vaad etmeliyiz. 
·         İki ülke arasındaki sınırın kolay kontrol edilebilmesi için sınırın yeniden düzenlenebileceği, hatta dağlara karşılık ovalarımızı verebileceğimizi söylemeliyiz.
·         Kürdistan asla Türkiye’den toprak talep etmeyeceğini garanti etmelidir. Kürdistan’dan sonra da Türkiye’de ayrılıkçılığı savunan Kürtler varsa, Türkiye’nin bunları Kürdistan’a sürmesini ve Kürdistan’ın da bu sürgünleri kabul etmesini her iki taraf da kabul etmelidir.

Kürtlerin eline bin yılda geçmeyecek bir fırsat geçmiştir. Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmamak için “Büyük Kürdistan” hayallerinden vaz geçip Irak ve Suriye’nin kuzeyinde kurulacak Küçük Kürdistan ile idare etmeleri gerektiğini anlayacaklardır.  Söz konusu topraklar verimlidir ve zengin bir ülke kurmak için de idealdir. Üstelik Türkiye gibi büyük bir devletin dostluğuyla kurulacak olması Kürtlerin de aklına yatacaktır.

Kendi elimizle Kürdistan kurma hamlesi mutlaka yapılmalıdır. Medyamızın ağır topları ve siyasilerimiz bu önerim üzerinde “derinlikli” düşünmelidirler. Çünkü şu andaki konjonktür bin yılda bir oluşur. Ayrıca yıllardır beraber yaşadığımız Kürt kardeşlerimize biz değil de, İsrail ve ABD kendi eliyle devlet kurarsa, bizim için her açıdan üzücü olur. 

Türkiye’deki Kürtleri sınırlarımız içinde bağımsız devlet kurma sevdasından kendiliğinden vazgeçirecek tek çözüm budur. Kürtlere yanı başımızda bir Kürt devleti kurmadığımız sürece Kürt sorunu da, bölünme ihtimali de devam edecektir. 

Eğer önerim bu topraklara barış getirecek “stratejik derinliğe” sahipse,  Suriye'nin kuzeyinin PKK’ya yakın Kürtlerin elinde olması, Barzani’ye yakın Kürtlerin elinde olmasından daha iyi olduğu aşikardır.

Kendi elimizle Kürt devleti kurabilmek için kendi elimizde olan Apo ve BDP ile görüşme yaparak işe başlayabiliriz.

Bu tarihi fırsatı kaçırmayalım. Kürdistan konusundaki önyargıları ve ezberlenmiş stratejileri bir kenara atalım. Bu iki halk yüzyıllardır iç içe yaşamayı başardı, komşu olarak barış içinde yaşamayı da başarır. Bahsettiğim sınırlarda Kürdistan kurulduktan sonra da bizde yaşayan Kürtler hem huzura kavuşacaktır hem de ayrılıkçı ve özerklik taleplerinden vazgeçeceklerdir.

Yukarıda okuduğunuz çözüm önerimi ilk 2011 yılının Haziran ayında kaleme aldım. Bkz: http://ufukturu.blogspot.com/2011/05/turkiyenin-100-yl-vizyonu-2.html Bu fikrimi daha önceleri de köşe yazarlarından siyasetçilere, epey geniş bir fikir liderine ilettim. Siz de benim çözüm önerime inanıyorsanız lütfen her yerde dile getirin. Böylece hem Türk-Kürt kardeşliğini ilelebet muhafaza edebiliriz, hem de batılı ülkelerin piyonu olan beceriksiz siyasetçilerimize belki yol gösterebiliriz.

16 yorum:

  1. Murat Bey,
    Dikkate değer görüşler. bir yandan da süren bir barış süreci var. Bunun sonucunda sizce bir şeyler çıkabilir mi?

    YanıtlaSil
  2. Kürt sorununun çözümünün demokratikleşmeden geçmediğini başbakan da Apo da iyi biliyor. İkisi de birbirini kündeye getirebileceğini düşündüğü için rol yapmaya devam ediyorlar. Tabi bu güreşte sadece RTE ve Apo yok başkaları da var. Ve o başkaları her ikisini de kündeye getirmekten daha fena yapabilir.

    Türkiye’de yaşayan bugünkü Kürt milliyetçileriyle bir zeminde anlaşsanız ve terörü bitirseniz bile, özerklik veya toprak vermediğiniz sürece, ileride milliyetçi Kürtlerin ayrılıkçı teröre başvurmayacağının garantisi yoktur. Tarihte görülmüştür ki; azınlıklar önce demokratik haklarını alırlar, sonra özerklik, sonra da bağımsızlık. Bunu göremeyip hükümetin başlattığı barış (diyalog-müzakere-İmralı) sürecini destekleyen herkes başını kuma gömen deve kuşundan farksızdır. (Kürt sorununun ebedi çözümü sadece ve sadece benim önerdiğim şekilde olabilir.)

    Ben başbakanın demokrasiye inandığı için Kürt sorununu müzakereler ile çözmeye çalıştığını sanmıyorum. Osmanlı sevdasından türettikleri stratejiyle Kürtlerin de asli unsur olduğu bir anayasa düzenleyip Apo’yu serbest bırakmak ve karşılığında Irak ve Suriye’nin kuzeyini de Türkiye’ye katmak gibi bir planları olduğunu düşünüyorum. Son 3 yıllık siyasi gelişmeler bana bunu gösteriyor. Hatta İran’ın kuzey batısı bile bu emperyal plan içinde olabilir.

    Genişlemiş ve genleşmiş Türkiye misak-ı milli sınırlarına ulaşacağı için, RTE; adıyla, bayrağıyla, anayasasıyla yeni bir cumhuriyet ilan edebilmek için Türklerden de Kürtlerden de destek alacağını öngörüyor.

    Ama fena halde yanılıyor. Kürtler kendilerine Kürdistan kurmadan durmayacaklardır. Genleşmiş ve genişlemiş yeni bir ülke içindeki Kürtlerin bağımsızlık mücadelesi vermesi ve bugünkü sınırlarımızdan da toprak kopararak Büyük Kürdistan’ı kurmaları daha kolay olacaktır. Sanırım Apo ve Barzani, RTE’nin önlerine koyduğu “iki kurucu milletli büyük ülke” projesinden daha kolay Büyük Kürdistan çıkarabileceklerini gördükleri için bugün RTE ile uzlaşmacı görünüyorlar.

    Türk ve Kürt halkından oluşan büyük bir devlet planı tabii ki sadece stratejik derinliğe sahip (!) dış işleri bakanımızın ve başbakanımızın planı değildir, ABD ve İsrail’in de parmağı vardır bu planda. Bu plan Apo’nun yakalanmasından önce kurgulanmıştır. Adım adım da uygulanmaktadır. (Az) kurunun yanında (çok) yaşın da yandığı Ergenekon ve Balyoz davalarını bu perspektiften okumanız gerekir. Ayrıca Erdoğan’ın “One Munit” çıkışı ve İsrail ile gergin görünmesi sadece dikkatleri başka yere çekme oyunudur. Türkiye’nin komşu ülkelerdeki Kürtler ile bir olup büyük bir devlet kurmasına Arap ülkelerinin karşı çıkmaması için İsrail ile kavgalı görünme çabası vardır.

    Hadi canım, bu nasıl komplo teorisi diyenler için tezimi biraz daha derinleştireyim.

    ABD ve İsrail bir yandan Kürtleri devlet kurma konusunda desteklerken, diğer yandan yüzü batıya değil geriye dönük olan ve emperyal ülkülü RTE’yi desteklemektedir. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu, değil mi? Tavşana kaç tazıya tut diyen bu iki süper devletin ne yapmaya çalıştığını iyi okumak gerekir.

    Bildiğiniz gibi Arap Baharı ve büyük Ortadoğu projesi ABD ve İsrail ortak yapımı planlardır. Bu planlar İsrail’i çevreleyen ülkeleri şekillendirmek ve kontrol edebilmek için devreye sokulmuşlardır. Vaad edilen topraklar tamamen İsrail’e geçesiye kadar ve İsrail’in güvenliği garanti altına alınasıya kadar, Ortadoğu’da ABD ve İsrail patentli daha çok plan devreye sokulacaktır.

    Büyük Ortadoğu projesi de, Arap Baharı da Müslüman ülkelere demokrasi falan getirmediği, tam tersine Ortadoğu’yu daha karışık hale getirdiği bir gerçektir. Aynı şekilde, ABD ve İsrail tarafından desteklenen “Türklerin ve Kürtlerin bir arada büyük bir devlet kurma projesi” de, ne Türklere ne de Kürtlere hayır getirecektir. (Tek çıkış yolu Türklerin ve Kürtlerin bir araya gelip benim önerdiğim model ile Kürtlere devlet kurmalarıdır)

    YanıtlaSil
  3. Bugün Suriye’nin kuzeyinde de Apo’ya bağlı bir Kürt bölgesi oluşmuştur. İsrail ve ABD’nin nükleer bombayı bahane ederek İran’a saldırmasının sonucunda göreceksiniz İran’ın kuzey batısında bir Kürt bölgesi oluşacak. Geriye sadece Türkiye’den toprak koparmak kalacak. Bağıra bağıra gelen bu gelecekten Türkiye yara almak istemiyorsa Kürtler ile birlikte devlet kurma pazarlığı değil, Kürtlere devlet kurma pazarlığı yapmalıdır.

    Kuzey Irak’taki Kürdistan’ın sağa ve sola genişlemesi (yani İran’ın kuzey batısının ve Suriye’nin kuzeyinin Kürdistan’a katılması) için Apo ve Barzani ile anlaşma yapılmalıdır. Ben böyle bir teklif karşısında, Türkiye’deki Kürt milliyetçilerinin Türkiye’den toprak talep etmekten vazgeçeceğini düşünüyorum. Bu stratejimin hayata geçirilebilmesi için de bin yılda oluşacak konjönktür oluşmuştur. Batılıların cetvelle kurduğu Suriye’yi ve tarih boyunca bize düşmanlık yapan İran’ı parçalamaktan utanmamalı ve çekinmemeliyiz. Bu hamle ile İran, Irak ve Suriye gibi baş belası komşularımızdan kurtulacak, yüzyıllardır beraber yaşadığımız ve kültürleri bize çok yakın Kürtlerin ülkesi Kürdistan ile komşu olacağız.

    Buradaki tek sorun kurulacak Kürdistan’ın ileride bizden toprak talep edip etmeyeceğidir. Ben aşağıdaki nedenlerden dolayı kurulacak Kürdistan’ın bizden toprak talep etmeyeceğine yüzde yüz eminim.
    • Bahsettiğim sınırlarda Kürdistan kurulursa, vatandaşlarının %10’u Türkmen olacaktır. Aynen bizim vatandaşlarımızın %10’unun Kürt olduğu gibi. Bu eşitlik her iki tarafın birbirinden toprak talep etmemesini gerektirir.
    • Biz nasıl Balkanlardan vaz geçtiysek, onlar da pek ala Diyarbakır ve etrafından vaz geçebilirler.
    • Kürdistan’ın Akdeniz’e ve Batı’ya açılması için Türkiye ile sürtüşmesi yararına değildir.
    • Kürdistan’ı Türkiye inşaa edecektir. Ekonomik ilişkiler ve ticaret sayesinde iki ülke daha da dost olacaktır.
    • Kürdistan, Nato ülkesi olmak isteyecektir. Bu da Türkiye ile iyi geçinmesiyle olabilir.
    • Kürdistan ile AB benzeri bir ortaklık kurmamız çok muhtemeldir. Bu durumda onların toprağı bizim, bizim toprağımız zaten onların olacaktır.
    • Kürtler, Türkler ile savaşmak istemez. Bizden toprak talep etmeye kalkarlarsa tarih boyunca ilk defa kurdukları ülkeleri de ellerinden gidebilir. Türk milliyetçilerinin misak-ı milli hassasiyetlerini kaşımamaları gerektiğini bilirler.

    ABD ve İsrail’in güdümünde olmayan, birbiriyle müttefik olan Türkiye ve Kürdistan gibi iki dinamik ülke Ortadoğu’nun demokratik cumhuriyetlere kavuşmasına da neden olacaktır. Ortadoğu’ya barış ve ekonomik refah getirecek bu gelişme İsrail’in güvenliğini de garanti altına alacaktır. Tabii Müslümanlığın yükselmesini istemeyen, Müslümanları kötü imajlarıyla seven, Müslümanları cahil ve fakir bırakmaya yeminli “derin batı”nın oyunlarına alet olmayacak, halkların kardeşliğini, insan haklarını, ileri demokrasiyi savunacak Atatürk gibi liderler çıkarsa Kürt sorunu da çözülür, Ortadoğu sorunu da.

    YanıtlaSil
  4. Akil adamlar projesi beni haklı çıkardı. Kafasını kuma gömenlerce hazırlanan sözde barış-kardeşlik süreci Türkleri de Kürtleri de daha fazla gerdi. Kürt kardeşlerimizle barış içinde yaşamak istiyorsak ortak anayasa falan çözüm olamaz. Erdoğan ve Davutoğlu kendi kazdıkları kuyuya düşmek üzere. Bu coğrafyada çok milletli federe devlet olamaz. Yeni Osmanlı kurulamaz. Derhal Kürtlere kendi elimizle devlet kurmalıyız. İran, Irak ve Suriye topraklarının bizim güneydoğumuza komşu olan bölgelerinde bir Kürt devleti kuramazsak Türkiye'deki Kürtler ayaklanacak. Asıl kan o zaman dökülür.

    YanıtlaSil
  5. Dün PKK'nın Suriye'deki kolu PYD tüm sınıra bayrağını dikti. son 3 aydır Türkiye'den ayrılmalarına izin verilen PKK gerilları Suriye'de sınırımıza yakın toprakları ele geçirmek için savaşıyordu. O bölgedeki Arap halkı da Türkiye'ye sürdüler. Türkiye'ye gelen Suriyelilere de hem kucak açtık hem de vatandaşlık verdik. Hatta ilk seçimde oy dahi verebilecekler. Suriye'nin kuzeyine ise Türkiye'den ve kuzey Irak'tan Kürtler göçüyor. Öyle görülüyor ki, APO ile yapılan pazarlık kuzey Suriye'nin PKK'ya verilmesi. Böylece Apo, Barzani düzeyinde bir lider olabilecek. 2014 ve 2015'te serbest kalınca Suriye'ye geçer. Irak ve Suriye'nin kuzeyi Kürdistan kurmaya yeterli olacaktır. İran'dan ve Türkiye'den toprak koparmak çok zor. Irak ve Suriye'nin kuzeyinde Kürdistan kurulduğu gün Kürt sorunumuz da kalmaz. Türkiye'deki Kürtler oradaki Kürtlerle birleşmektense Türkiye ile yaşamayı seçerler. Zaten çifte vatandaşlık hakkı alacakları için de Kürdistan'a girip çıkmakta zorluk çekmezler. Bu senaryom gümbür gümbür gerçekleşiyor. Tayyip Osmanlı'yı kuramasa da Kürdistan'ı kurarak Türkiye'yi Kürt sorunundan kurtardığı için daha da güçlenir. O tarih geldiğinde de laiklik de kalmaz, Atatürkçülük de. Bu kadar basit ve yakın geleceği göremeyen CHP'ye de Türk Ordusuna da yuh olsun.

    YanıtlaSil
  6. Hükümet PKK, PDY ve Barzani ile anlaşamadığı için Suriye'nin kuzeyini şeriatçı gerillar Kürt gerillalardan geri aldı. Sınırımıza yakın Suriye ilçelerinde geçen ay PYD bayrakları asılıyken şimdi şeriatçı grupların bayrakları var. Ama bu durumun geçici olduğunu tahmin ediyorum. Amaç; Kürtleri Suriye'nin ve Irak'ın kuzeyiyle yetinmeye ikna etmek. Şu anda Suriye'nin kuzeyinde hakimiyetini yitiren Kürtler Tayyip'in planına evet derse, Türkiye'den toprak talepleri bıçak gibi kesilebilir. Tayyip'in dün açıkladığı demokrasi paketini de bu çerçevede ele almak lazım. Anladığım kadarıyla bu stratejiye ABD'de inanıyor. New York Times gazetesinde çıkan yorum ve harita (http://dunya.milliyet.com.tr/bu-analiz-cok-konusulacak/dunya/detay/1771195/default.htm) bu tezimi doğruluyor. Yakında Suriye'nin kuzeyindeki hakimiyet tekrar PYD'ye geçer. Büyük bir ihtimalle de oradaki şeriatçılar medyaya hiç yansımadan katledilir (ABD bunu özellikle ister, Tayyip de uygulanmasına itiraz etmeyecektir). Ardından da Apo Suriye'nin kuzeyine sürgüne gönderilir. Bir süre sonra da Barzani ve Apo bir araya gelip Kürdistan'ın resmen ilan eder. Böylece ayrılıkçı terörden ve gündemden kurtulmuş oluruz.

    YanıtlaSil
  7. Önceki gün Musul’a giren radikal terörist örgütü IŞİD, Türkiye ve Barzani’nin ortak taşeronudur. IŞİD Suriye’nin kuzeyini ve Irak’taki Kürt bölgesinin güneyinde kalan Musul-Kerkük bölgesini Kürdistan’a kazandırmak için kullanılan bir piyondur. Bütün bu olup bitenler benim 4 yıldır dile getirdiğim “kendi ellerimizle Kürdistan’ı kurmalıyız” stratejimin sondan önceki hamlesidir. Göreceksiniz IŞİD sonrası Kerkük ve Musul Kürtlerin eline geçecek. Kuzey Irak’taki Kürt bölgesinin dışında kalan bu her iki kentin Kürdistan sınırları içine alınmasını zannediyorum ki, biz istemişizdir. Peşmergelerin ve PYD birliklerin ortak taarruzuyla (veya biz dahil batılı güçlerin desteğiyle) IŞİD kuzey Suriye’den sürülecektir. IŞİD sayesinde Araplardan arındırılan bu bölgelere hızla Kürt nüfus transfer edilecektir. Burada Apo’ya, BDP’ye, PKK’ya, KCK’ya ve PDY’ye önemli rol düşecektir. Barzani karşısında ezilmemek için bölgeye Türkiye’den Kürtler taşıyacaklardır. Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyini zapt eden Kürtler önce bağımsızlık referandumu yapacak, ardından da devlet olduklarını ilan edeceklerdir. En başta biz olmak üzere tüm dünya bu yeni devleti kabul edeceklerdir. Toprak vermeden kadim dostlarımız Kürtlere ülke kurmanın en doğru yolu budur. Böylece Kürt sorunumuz da kalmayacaktır. Tayyip’in Çözüm Süreci dediği Kürtlere Türkiye dışında devlet kurarak Kürtleri toprak talebinden vazgeçirme müzakerelerinden başka bir şey değildir. Bunu zamanında Ecevit-Bahçeli ikilisi de yapabilirdi. Kısmet Tayyip’eymiş. Başarırsa bunun ekmeğini çok yer. Başarıyı ona bırakmamak için ilginç bir gelişme olabilir çok yakında.

    YanıtlaSil
  8. Yabancı basın olup biteni daha iyi analiz ediyor: http://www.odatv.com/n.php?n=ne-apo-ne-barzani-kurdistani-erdogan-kuruyor-2006141200

    YanıtlaSil
  9. Daily Telegraph gazetesi yazarı Con Coughlin bakın ne diyor: Ancak Kürtler bağımsızlık hayallerini canlı tutmak istiyorlarsa, başta Türkiye olmak üzere komşu ülkelerin toprak bütünlüğü için tehdit unsuruna dönüşmeyeceklerini net bir şekilde ortaya koymalılar.

    Daha fazlası için: http://odatv.com/iki-ingiliz-gazetesinden-iki-farkli-analiz-3108161200.html

    YanıtlaSil
  10. 900 km'lik Suriye sınırının 800 km'sinde artık Kürtler ile komşuyuz. Sadece 100 km'lik ortadaki bir bölgeye hakim olamadı Kürtler. Çünkü biz oradayız. (Daha önce de bizim koruyup kolladığımız İŞİD oradaydı. Elbette bu bir taktikti. Yani bizim adımıza Kürtlere geçiş izni vermiyorlardı) Kürtler uluslararası geçerliliği olan bir anlaşmayla bizim sınır ve ülke bütünlüğümüzü kabul eder etmez o 100 km'lik bölümde de komşumuz olmalarına izin vereceğiz. Yani doldur boşalt yapacağız. Son 3 haftada İŞİD'in elinde olan o 100 km'lik bölümü ele geçirip, PYD'ye dayılanmamıza kanmayın. O bölgeyi Kürtler için radikal dincilerden temizledik. Çok yakında o bölgeyi de Kürtlere teslim edeceğiz. Çok kısa süre sonra da Kuzey Irak ve Kuzey Suriye birlikte Kürdistan'ı ilan edecekler. Artık Irak ve Suriye ile komşu olmayacağız, Kürdistan ile komşu olacağız. Üstelik bize düşman olmayan, bizden toprak talep etmeyen, tam tersi bize muhtaç bir ülke ile komşu olacağız. (Ülkemizde yaşanan 15 Temmuz darbesi ve diğer karışıklıklar/saldırılar gizli kapılar arkasında yapılan pazarlıkların uzantılarıdır)

    YanıtlaSil
  11. Son günlerde Kürt sorunu ve son HDP olayları üzerine yapılan yorumlara bakınca, sapla samanı karıştırdığımızı, gelişmeleri manipülatörlerin istediği açıdan değerlendirdiğimizi görüyorum. İşin abc'sini (yani kökenini) unutursanız gelişmeleri hem doğru analiz edemez hem de çözüm bulamazsınız. Bir ineğin geviş getirmesi gibi aklınızdaki yanlış paradigmayı sürekli konuşur ama sonuca ulaşamazsınız. Olaylar sonuca ulaştığında da, "aa ben böyle olacağını hiç düşünmemiştim" dersiniz.
    Neyse sitemi bırakıp Kürt sorununu yine temelden ve kısaca ele alalım: Her milletin ülke/devlet sahibi olma isteği vardır. Yani; bir dile sahip insanlar topluluğu kendi ülkelerinin olmasını ister. Bu duyguyu insanların içinden söküp atamazsınız. Sadece bir süreliğine baskılayabilirsiniz. Bu da faşizme yol açar. Ülkesiz bir millet olan Kürtler de çok doğal olarak devlet sahibi olmak istiyor. Bu isteği baskılamanın başarılı olamayacağını kabul etmemiz gerekiyor. Baskılamak ancak geçici bir çözüm olur. Kürtlerin özerklik/özgürlük isteklerini ülkemizin bütünlüğüne zarar vermeden yönetebilir ve yönlendirebiliriz. Bizim ve onlar için kazan kazana dayalı bir formül üretebiliriz. Buna strateji denir. Yok edemeyeceğini kendinden uzaklaştırmalısın.
    Kürtler hangi coğrafyada yaşıyor? Irak, Suriye, İran ve Türkiye'nin kesiştiği bölgede yaşıyorlar. Onlar için ideal olan ne? Bu 4 ülkeden toprak kopararak kendilerine olabildiğince geniş bir ülke kurmak? Şimdiye kadar bunun ne kadarını başarabildiler? Dörtte dört yapamadılar, 1,5'unu başarabildiler. Irak'ın kuzeyindeki istedikleri bölgeyi aldılar. Suriye'nin kuzeyindeki bölgenin ise henüz yarısını alabildiler. Suriye'nin kuzeyinde neden egemenlik (özerklik) kuramadılar? Çünkü buna önce İŞİD, sonra da Türkiye izin vermedi. Hatta Türkiye şu sıralar Musul üzerinde de tasarrufu olabileceğini ima ederek Irak'taki Kürt yönetimini de tedirgin ediyor. Amaç pazarlıklarda elini güçlendirmek.
    Öte yandan Iraklı Kürtler bölgelerinde 20 yıldır egemen (özerk) olmalarına rağmen hala devletleşmiyorlar, yani Kürdistan'ın kuruluşunu ilan etmiyorlar. Neden? Çünkü diğer ülkelerdeki Kürtler buna itiraz ediyor. Bizi bekleyin diyorlar. Biz de özerklik koparalım, hep birlikte Kürdistan'ı kuralım diyorlar. Ama Barzani hükümetinin daha fazla beklemeye tahammülü yok. Ayrıca küçük olsun benim olsun havasındalar. Kendilerine yabancı olan diğer ülke Kürtlerini ve liderlerini sindirebilecekleri konusunda endişeleri var. Yani diğer Kürtlerle birleşebilirlerse iktidarda kalamayabilirler. Bunlar çok doğal çekinceler. Ama öyle gözüküyor ki, Suriye'nin kuzeyi ile birleşebilirler ve Türkiye ile İran'dan toprak koparmayı beklemeden Kürdistan'ı ilan edebilirler. Barzani için tek problem Suriye'nin kuzeyinde egemen olacak Kürtlerin PKK'lı olması ve kurulacak Kürdistan'da liderliği Apo ile paylaşacak olmasıdır.

    YanıtlaSil
  12. Tam da bu noktada Kürtler ikiye ayrılmıştır. Birinci grup devlet kurmak için Irak ve Suriye'nin kuzeyinin yeterli olacağını düşünmektedir. İkinci grup ise Türkiye ve İran'dan da toprak koparılması gerektiğidir. Türkiye ve İran'dan toprak koparmadan Kürdistan ilan edilmemesidir. Türkiye ve İran birinci grubu desteklemektedir. HDP de ikinci grubu desteklemektedir. Bu da demek oluyor ki, HDP'ye sadece Türkiye kızmıyor, birinci gruptaki Kürtler de kızıyor. Bu konuda PKK da ikiye bölünmüştür. Bir grup birinci fikirde, diğer grup ikinci fikirdedir. Apo birinci fikirden yanadır. Çünkü TC ile yaptığı anlaşma gereği birinci fikir hayata geçerse kurulacak Kürdistan'a tüm PKK unsurlarıyla birlikte geçmeyi ve Türkiye'den toprak talep etmemeyi kabul etmiştir. Çözüm süreci denen şey ikinci gruptaki Kürtleri ve HDP'yi ikna etme sürecidir. Onların da birinci gruba katılmalarını sağlamaktır. Tabi ikna sürecinde pazarlıklar ve maalesef (ve Allah kahretsin ki) terör gibi zorbalıklar da olur.
    Neden çözüm süreci icat edildi, neden İŞİD militanları Türkiye topraklarında Ortadoğu'ya sokuldu? Neden güneydoğumuzda hendekler kazıldı? Neden bazen Apo ve kandil HDP'ye ayar veriyor? Neden ülkemizin her yerinde bomba patlıyor? Neden PKK'nın patlattığı bombalar çoğunlukla Türk'ü, İŞİD'in patlattığı bombalar çoğunlukla Kürt'ü öldürüyor? Neden Suriye'nin kuzeyine ordumuzla ortadan dalarak oraya yeni yerleşmiş bulunan Kürtleri ikiye böldük? Neden PKK ile kavgalıyken Peşmerge ile dostuz? Neden Habur'dan PKK'lılar girerken HDP milletvekilleri tükaka değildi de, şimdi tükaka? Neden şimdi HDP'li milletvekillerini tutukluyoruz? Neden tutukladığımız HDP'lileri koyduğumuz binanın önünde PKK bomba patlatıyor? Tüm bu soruların cevaplarını artık daha iyi verebilirsiniz.
    Irak ve Suriye'nin kuzeyinde kurulacak Kürdistan Türkiye'deki ayrılıkçı Kürtleri bitirir. Yani artık bölünme tehlikemiz kalmaz. Ama Türkiye'nin bölünerek küçülmesini isteyen üst akıl manipülatörleri size Irak ve Suriye'nin kuzeyinde kurulacak Kürdistan'a karşı çıkmanızı ister. Böylece ülkenizdeki Kürtler ayrılıkçı taleplerinde devam edecektir. Bu da sürekli devam edecek iç savaş demektir. Bu da sürekli gelişmekte olan ülkeler düzeyinde kalmamız demektir. Sürekli kan ve göz yaşı demektir. Sürekli huzursuzluk ve istikrarsızlık demektir.
    Neyse ki bu coğrafyada Kürt sorununun çözülmesi için tarihi bir fırsat vardır. Kürtler Irak ve Suriye'nin kuzeyinde Kürdistan’ı kurduktan sonra bölgedeki Kürtleri kendine çekecektir. Çünkü nüfusa ihtiyaçları olacaktır. Özellikle de Apo ve PKK, Barzani ve Peşmerge ile eşit statüye sahip olabilmek için Türkiye'den kürtleri Kürdistan'a göçmeye davet edecektir. Kürdistan'a gitmeyen Kürtler de uluslarının zaten bir ülkesi olduğu bilinciyle ayrılıkçı taleplerde bulunmayacaktır. Bkz: Yunanistan'daki ve Bulgaristan'daki Türkler.

    YanıtlaSil
  13. 25 Eylül’de Kuzey Irak’ta bulunan özerk Kürt bölgesinde bağımsızlık için referandum yapılacak. Bu noktaya nasıl gelindiğini kısaca özetleyelim ve referandumun ne manaya geleceğini ele alalım.
    Saddam sarsılınca Irak’ın kuzey doğusunda güçlü bir özerk Kürt bölgesi oluşmuştu. Saddam devrilince bu Kürt bölgesi iyice Irak’tan bağımsız hareket eder olmuştu. Bölgedeki Kürtlerin lideri ve Peşmerge ordusunun komutanı Barzani elbette hemen dibinde bulunan Musul’u ve Kerkük’ü de özerkliği (toprakları) içine katmak istiyordu ama 3-4 milyon nüfusa ve kişi başı 1000 USD gelire sahipken bunu yapması imkansızdı. Arap baharı ile istikrarsızlaşan ve egemenlik zafiyetleri gösteren Suriye’nin kuzeyine de göz dikmişti. 1 milyon Kürt’ün yaşadığı kuzey Suriye’yi de istiyordu ama daha kendi topraklarının tapusunu resmen alamamışken, Musul’u ve Kerkük’ü himayesine alamamışken oralara el uzatamazdı.
    ABD, İsrail ve Türkiye’yi de kafa kola alarak bunu başarabileceğini gördü. İŞİD sayesinde Suriye’nin kuzeyinde, Musul’da ve Kerkük’te önce diğer milletten olan halkların göçmesini ve zayıflamasını sağladı. Böylece bu bölgelerde nüfus çoğunluğu az bir farkla Kürtlere geçti. Barzani, kuzey Suriye’nin geçici olarak değil, daimî olarak Kürtlerin elinde kalmasını istiyordu ama buraya kendi bölgesinden nüfus ve Peşmerge gönderemezdi. Kendi nüfusunun ve Peşmergesinin yetersizliği yüzünden bu bölgelere giremeyeceğini bildiği için Türkiye’de yaşayan 8-9 milyon soydaşına ve 25-30 bin gerillası bulunan PKK’ya güveniyordu. Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyine Türkiye’deki Kürtlerin ve gerillanın yarısını çekebilse, idealine ulaşabileceğini biliyordu. Nitekim PKK’ya Suriye’nin kuzeyinde savaşacak PYD/YPG gibi örgütler kurdurttu. Suriye’nin kuzeyine Türkiye’den bir milyon Kürt göç ettirdi.
    Şimdi Suriye’nin kuzeyinin %90’ı PYD/YPG kontrolünde ve bu bölgede bulunan 2 milyon Kürt, bölge nüfusunun %65’ini oluşturuyor. İŞİD’in boşalttığı Musul ve Kerkük bölgesinde de nüfus çoğunluğu artık Kürtlere ait. Üstelik bu şehirlerin güvenliği de Peşmerge ve PYD/YPG güçleriyle ortaklaşa sağlanıyor.
    Bir hafta sonra hem Barzaninin kontrolündeki özerk Kürt bölgesinde hem de Musul ve Kerkük bölgelerinde bağımsızlık için referandum yapılacak. Çok büyük ihtimalle referandumdan evet çıkacak. Ama evet çıksa bile bağımsızlık hemen ilan edilmeyecek. Kuzey Suriye’de şartlar olgunlaşmadıkça Barzani’nin bağımsızlık ilan edeceğini sanmıyorum.
    Hemen bağımsızlık ilan edilmeyecekse neden referandum yapılacak derseniz. Barzani elini güçlendirmek ve projesine destek çekmek için referandum yapıyor. Referandum sayesinde;
    • Bölgede çoğunluğun ve hakimiyetin Kürtlere ait olduğunu ispatlamış olacak.
    • Özerklikle gelen bağımsız hareket etme haklarını genişletecek.
    • Musul ve Kerkük’ün de özerk Kürt bölgesine katılması yolunda adım atılacak. Böylece kuzey Irak’ın tamamı özerk Kürt yönetiminin eline (Barzani kontrolüne) geçecek.
    • Irak’ta, komşu ülkelerde ve dünyanın geri kalanında “Kürtlerin de ülke sahibi olması” gerektiğine dair fikir birliği artacak.
    • Türkiye’deki Kürtlere ve PKK’lılara “Gelin siz de kuzey Suriye’ye yerleşin. Siz de bizim gibi referandum yapar, bağımsızlığınızı ilan edersiniz. İleride birleşerek Kürdistan’ı kurarız. Böylece nüfusumuz 10 milyonu geçer, jeopolitik önemimiz artar, kendi kendini idare edebilecek düzeyde oluruz” demiş olacak.
    Hükümetimizin referanduma itiraz ettiğine bakmayın siz. Referandumu asıl isteyen biziz. Bu referandum burada iddia ettiğim “kendi elimizle Kürdistan kurmalıyız” tezimle birebir örtüşen bir gelişmedir. Ve hayrımızadır.
    Korkmayın, Barzani, Apo, HDP, PKK, PYD/YPG ve ayrılıkçı Kürtler çoktandır Türkiye ve İran’dan toprak koparamayacaklarının farkında. Ellerindeki ile (Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyi ile) yetinmek zorunda olduklarını biliyorlar. Zaten dört ülkedeki nüfusları da ellerindeki bölgeyi ancak doldurur.
    Öyleyse bu yaygara neden kopuyor? Şartları olgunlaştırmak için.

    YanıtlaSil
  14. Kuzey Irak'taki referandum ters tepti. Barzani kuvvetleri Kerkük ve Musul'dan çekilmek zorunda kaldı. ABD ve Rusya da Barzani'ye desteğini çekmiş durumda. Kuzey Suriye'de özerk Kürt bölgesi oluşmadan Barzani'nin bağımsızlık oylaması yapması onların da hoşuna gitmedi. Zira Barzani'ye destek vermeseler de YPG/PYD'ye destek veriyorlar. Süper devletler ve Türkiye'deki kürtler de henüz ve hala Türkiye'nin bölünmemesine dair garanti vermedikleri için Türkiye de kuzey Irak ve kuzey Suriye'yi kapsayan Kürdistan'ın kurulmasına verdiği desteği geri çekmeye başladı. Kürtler bin yılda ellerine geçen fırsatı yine kaçırıyorlar. Türkiye ve İran'dan toprak koparamayacaklarını kabul edip Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyi ile idare etmeyi bir an önce kabul etmeleri gerekiyor. Yoksa kendilerine ait bir ülkeye sahip olmak için bir bin yıl daha beklerler.

    YanıtlaSil
  15. Kürtler bin yılda bir ayaklarına kadar gelen şansı yine teptiler. Kürtlerin içindeki farklılıklar (ideolojik, coğrafi, siyasi ve mezhebi) ve aşiret yapıları onların bir araya gelmesini ve kenetlenmelerini hep etkiledi. Bu durum için asla dış mihrakları suçlamamaları gerekir. Kendi kültürel ve ahlaki anlayışları maalesef onların ulus olmasının önündeki en büyük engeldir. ABD, Rusya ve Türkiye onlara Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyini 2011 yılı itibariyle altın tepside sundu. Onlar ise 6 yıl aralarında anlaşıp bu bölge ile yetinmeye karar veremediler ve bu bölgede hakimiyet kuramadılar. Özellikle de Türkiye'deki Kürtler ve PKK Suriye'nin kuzeyine yerleşmeyi ve Türkiye'den vazgeçmeyi içlerine sindiremediler. Onlara verilen süre bitince de Türkiye haklı olarak Hatay ile Fırat arasındaki bölgeye girmek zorunda kaldı. (Bunu yapacağımızı anladığı an ABD alel acele Fetö'cülere 15 Temmuz darbesi yaptırdı) Türkiye'nin kuzey Suriye'nin batısına yerleşmesi Kürtler ve süper devletler ile pazarlık yapmak için çok doğru bir hamledir. Kürtler Irak ve Suriye'nin kuzeyinde kurulacak Kürdistan ile yetineceklerine ve komşu ülkelerden toprak talep etmeyeceklerine dair uluslararası bir anlaşma imzalamadıkları taktirde asla Kürdistan kuramayacaklardır. Bunu çok iyi bilmeleri gerekiyor. Büyük Kürdistan hayallerinden vazgeçmedikleri sürece Kuzey Irak özerk kalmaya devam eder, Kuzey Suriye de eninde sonunda Esad'a geçer.

    Şimdi Kürtler'in hızla birleşmeleri Fırat'ın doğusundaki Kuzey Suriye bölgesinde tam hakimiyet kurmaları ve Kuzey Irak ile birleşmeleri gerekiyor. Ayrıca uluslararası anlaşmalar ile sınırlarını kabul etmeleri ve komşu ülkelerden asla toprak talep etmeyeceklerini taahhüt etmeleri gerekiyor. Ayrıca komşu ülkelerden Kürt göçmen/sürgün almayı da kabul etmeliler. (Zaten nüfusa ihtiyaçları var) Eğer bunu yaparlarsa Küçük de olsa bir ülkeleri olabilir.

    Böyle olursa Suriye bölünmüş demektir, bu da doğal olarak bize kontrolümüzdeki toprakları ilhak hakkı tanır. Büyük ülkelerden gelecek tepkilerden dolayı ilhak etmeyip bu bölgede bir Afrin cumhuriyeti kurdurabiliriz. Sonra da bu devlet referandumla ya bize katılır ya da sınırları Fırat'ın doğusunda başlayan Kürdistan'a katılır.

    Yine ısrarla söylüyorum; kuzey Irak ve Kuzey Suriye topraklarında kurulacak Kürdistan bizim için en iyi sonuçtur. Çünkü böyle bir Kürdistan'ın kurulabilmesi için bizimde içinde bulunduğumuz uluslaraarası bir anlaşma gerektirir ki; bu anlaşmayla etnik bölünme tehlikemizi berteraf etmiş oluruz. Ayrıca Kürtler bizim kardeşimizdir. Güneyimizdeki komşunun Kürdistan olması bizim yararımızadır.

    YanıtlaSil
  16. Kuzey Suriye için 7 yıl önce ortaya koyduğum tezi doğrular nitelikte gelişmeler oluyor. Kuzey Suriye'nin doğusunda konuşlanmış YPG'yi (yani PKK'yı) "Dar Topraklı Birleşik Kürdistan'a ABD'de ikna edemeyince Türk sopasını göstermek için "Barış Pınarı Harekatı" yapacağız. (Fırat'ın batısını alırız, ama doğusuna geçmeyiz.) YPG, Kuzey Irak Kürt yönetimi ile anlaşmaya zorlanıyor Birlik oluşturulabilirse tarihteki ilk Kürt Devleti kurulacak. Bu tavizimiz karşılığında şu anda kontrolümüzde olan topraklar da (ileride ilhak edilmek üzere) bizim kontrolümüze geçecek. ABD ve Rusya ile üzerinde anlaşılan anlaşmanın bir parçası bu anladığım kadarıyla. Diğer parçası ülkesine toprak kazandıran Erdoğan'ın monarşik rejim ilanına itiraz etmemek olabilir. Monarşiyle (saltanat+parlemento)ile yönetilen yarı diktotaryal bir ülke batının (özellikle de ABD ve Rusya'nın) çıkarlarına daha iyi hizmet eder. Üstelik orta vadede gelişmesi de zayıflar ve muhtaç bir ülke haline gelir. 30 yıl içerisinde de IRAK ve Suriye gibi kırılgan bir ülke olur. Bu oyunu sadece tam bağımsız ve demokratik cumhuriyet savunucusu CHP bozabilir. Son düzlükte kazanan Türkiye olabilir. Tam bir satranç oyunu. Bakalım ne olacak?

    YanıtlaSil