Popüler Yayınlar

Türkiye Ekonomisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Türkiye Ekonomisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Aralık 2012 Cumartesi

2013 Ekonomi Öngörüleri


2013 Ekonomisini Siyasi Kararlar Doğrudan Etkileyecek.

Ekonomik gücün batıdan doğuya geçtiği değil, batı ile doğu arasında dengeye oturmaya çalıştığı yıllardan geçiyoruz. ABD ve AB’nin son 5 yılda yaşadığı ekonomik krizin çok ders verici olduğunu düşünüyorum. Bir zamanlar dünya üretiminin%80’ini tüketen %20’lik batı, şimdi dünya refahını doğulu ülkeler (ve gelişmekte olan ülkeler) ile paylaşmanın hazımsızlığını yaşıyor. Ama alışacaklar. Ekonomilerini de buna alıştıracaklar. Çünkü bu yeni ekonomik konjonktür de arz-talep dengesinden doğdu. ABD ve AB, dünyada ekonomik arka bahçeler ve suni bunalımlar yaratarak sürdürülebilir refah sağlayamayacaklarını gördü. Ortadoğu ve kuzey Afrika’daki ayak oyunlarının eskisi gibi ekonomik bir getiri sağlamadığı da anlaşıldı. Batının, doğunun yükselmesine karşı centilmence mücadele vermekten başka şansı yok.

Türkiye de, doğunun kıymetini anlamış durumda, Batıya bağımlı olan ihracatımız nihayet doğuya hak ettiği değeri vererek denge tutturmayı başardı. İş dünyamızın ihracat turları da, ihracat tırları da artık daha çok doğuya doğru akıyor.

Dünya ekonomisi 2013 yılında 2012 yılından daha başarılı bir yıl geçirecektir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin kriz yıllarına çare olarak aldıkları önlemlerin ve yaptıkları frenlerin meyveleri 2013 yılında toplanacaktır.

AB, aldığı sıkı önlemlerde ve destek politikalarıyla 2013 yılında krizini bir nebze daha azaltacak ve %2’nin üzerinde bir büyüme yaşayacaktır.

Obama, ülkesinin içinde bulunduğu ekonomik durgunluğu İran veya Suriye’ye saldırarak atlatamayacağını biliyor, ama böyle düşünmeyen Cumhuriyetçi iş adamlarını oyalamak için İran ve Suriye’yi köşeye sıkıştırmaya devam edecektir. Uzun süredir durgunluk yaşayan ABD’nin 2012 yılından daha iyi bir yıl geçireceği muhakkak.

Türkiye (ve başbakanımız) ABD’nin iç oyunlarının farkına varmaz ve kraldan daha çok kralcı olursa Suriye gerginliği yüzünden 2012 yılında %3’lerde kalan büyüme oranını 2013 yılında mumla arayabilir.

Her yıl dev büyüme hamleleri yapmasına alışık olduğumuz Çin son 2 yıldır mütevazi büyüme rakamları açıklamıştı. 2013 onlar için de 2012’den daha iyi olacaktır.   

2013 yılı Türkiye'sine dair ekonomik tahminlerim 2 farklı senaryoya göre değişkenlik arz ediyor: Sakin Türkiye, Gergin Türkiye. Tabii Türkiye’nin 2013’te sakin mi gergin mi olacağını hükümet belirleyecek. Suriye’ye müdahale eden, Kürt sorununda çıkmaza saplanan, demokrasiden sapan bir hükümet Gergin bir ortam oluşturacaktır. Ekonomisine ve halka hizmete odaklanmış, büyüklük kompleksinden arınmış, toplumsal uzlaşmaya inanmış bir hükümet ise Sakin bir ortam oluşturacaktır. Ekonomi de bu gerginlik veya sakinliğe göre performans gösterecektir.

Sakin Türkiye’nin hükümete çok başarılı bir yıl yaşatacağına, büyümede %8, enflasyonda %4, işsizlikte %7, dolarda 1,7 TL gibi bir performansa ulaşmamızı sağlayacağına inanıyorum.

Gergin Türkiye’nin ise eksi büyüme göstereceğini, enflasyonu %15’in, işsizliği %13’ün, doları da 3 TL’nin üzerine taşıyacağını düşünüyorum.  (İnşallah bu senaryo gerçekleşmez ama, başbakanın hal ve gidişatından dolayı korkarım bu senaryonun gerçekleşme ihtimali var)

Sanırım Türkiye sakinlikle gerginlik arasında giderek ilerlemeye devam edecek. Büyümede %3, enflasyonda %7,5, işsizlikte %9, dolarda 2 TL gibi bir performans ile 2013’ü kapatacak.

15 Aralık 2011 Perşembe

2012 Ekonomi Öngörüleri


Gelişmekte olan ülkeler (özellikle de hızlı büyüyenler) gelişmiş ülkelerin ekonomilerine zarar vermektedir. Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelerle birlikte kaynakları nasıl dengeli kullanacağını ve nasıl beraber büyüyebileceklerini çözemedikleri için 2000’li yıllardan sonra kan kaybetmeye başlamışlardır.  Meşhur «ekonomik dengelerin batıdan doğuya kayması» yakınması da buradan gelmektedir. 2008’den beri batının yaşadığı krizin temeli de budur. Gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerini yavaşlatmak için ünlü ekonomistler, IMF ve kredi derecelendirme kuruluşları da maşa olarak kullanılabilmektedir. Türkiye’deki kriz söylemlerinin yarısında gelişmiş ülkelerin manipülasyonları olduğunu unutmamalıyız.
   
2008 yılında gelişmiş ülkelerin (batının) ekonomisi dibe vurmuştu. Ekonomisi makyajlı yönetilen ülkeler hala 2008’in etkisi altında. Mali piyasalara getirdiği önlemler ve kamu harcamalarındaki disiplinli artışla ABD’nin ekonomik rasyolarından iyi sinyaller gelmeye başladı. Dikkat ederseniz ABD için 2012 yılında kriz söylentisi, yada eksi büyüme beklentisi hemen hemen hiç yoktur. Çin ve uzak doğu ülkeleri büyümesini ve kapital biriktirmesini 2011’de devam ettirdiler.  Onlar için büyüme oranlarındaki düşüş bile kriz doğuracağı için planlı bir şekilde büyümeye ve dünyanın üreticisi olmaya devam edecekler.

AB ülkelerinin yaşadığı kriz de ekonomi politikalarının yanlışlığından kaynaklanıyor. Yunanistan’dan oldukça iyi dersler çıkardılar ve aldıkları önlemler ile düşüşü durduracaklardır. AB ülkelerinin 2012 yılındaki ortalama büyümesi %1 civarlarında olsa dahi, ithalatı düşmeyecek, tam tersine büyüyecektir. Krizden çıkmaları için üretimlerini artırmaları gerekiyor. Bu da ithalatı artıracaktır. AB’de para politikalarıyla ekonomiye kısa vadede yön verilebildiği, ama uzun vadede yön verilemediği görülmüştür. 2008 yılından beri ertelenen kamu yatırımlarının ekonomiye olumlu katkısı olmadığı görülmüş ve Keynes’yen yaklaşımla kamu yatırımlarını artırma politikasına geçilmesi düşünülmektedir.  İngiltere’nin ikna edilmesiyle AB’nin 2011’den daha iyi bir yıl geçireceğini düşünüyorum. 

Türkiye 2011 yılında önemli yol kat etti ve rasyolarında iyileşmeler sağladı. Kamu harcamalarını değil ama, tüketicilerin harcamalarını bazı para ve ithalat politikalarıyla kontrol altına alarak bütçede gerçekleşmelerinde başarıya ulaştılar. Tüketicilerin 2011 yılında ertelediği ihtiyaçlarını 2012’de alacağını öngörebiliriz. Siyasal tabloda değişiklik olmadığı sürece ekonomik tablomuzun geriye gitme ihtimali yok.

2012 yılında büyüme oranımız %5’in altına inmez. Bu da dünya büyüme liginde ilk 5’e gireceğimize işarettir. İhracatımızın ithalatımızı karşılama oranı artar. 2011’de ihracatçılarımızı ihya etmek amacıyla hükümet kontrolünde dolar kuru artırılmıştır.  2012’de dolar dizginlenecek ve TL değerlenecektir. Dolar’ın 2012 ortalaması 1,7 ila 1,8 olur. Enflasyon %8 civarında gerçekleşir. Ekonominin motoru olan devlet harcamaları azalmaz ama kontrol, dolayısıyla etkililik artar.

2011 yılına girerken de Türkiye ekonomisi üzerine ciddi kriz söylemleri vardı. Bunların yarısı karamsarlıktan yarısı da manipülasyon niyetlerinden kaynaklandığını söylemiştim. Nitekim Türkiye büyük bir ihtimalle 2011’de %7 büyümüş olacak. Şirketler için 2012 önerim tedbiri elden bırakmadan detaylı büyüme planları yapmaları, Türkiye büyürken bundan nasiplenmeleridir.