Popüler Yayınlar

1 Temmuz 2012 Pazar

Kürt Sorunu Nasıl Çözülür?


Bildiğiniz gibi satış, pazarlama, marka ve perakendecilik alanında danışmanlık hizmeti veriyorum. Müşterilerime içinden çıkamadıkları sorunları çözebilme iddiasıyla yaklaşıyorum. Her vatandaş gibi ülke sorunlarına kafa yoruyor, kendimce çözümler üretiyorum. Bazılarını da yazıya döktüğümü bilirsiniz.

Türkiye'nin en büyük sorunu nedir deseniz, başbakanından ilkokul öğrencisine kadar herkes Kürt Sorunu’dur diyecektir. Zaten araştırmalar da, medya haberleri de bu sonucu veriyor.  Kürt sorununa dair de epeydir bir çözümüm var ve bunu sizlerle de paylaşmak istiyorum.

Kürt sorununu çözmek için benim çok basit bir tezim var: Kürtlere kendi elimizle devlet kurmalıyız.

(Durun heyecanlanmayın hemen. Ülkemden toprak vermeyi önerecek değilim.)

Ben Egeli bir Türk’üm. İstanbul’da büyüdüm ve yaşıyorum. 41 yaşındayım. Hayatım boyunca birçok Kürt kökenli arkadaşım oldu. Kürtleri severim. Bizler gibi mert, misafirperver ve samimidirler. Kültürleri ve insanlıkları harikadır. Bu özelliklerinden dolayı biz Türkler ve Kürtler birbirimize çok benzeriz. (Zaten kaderin cilvesine bakın ki Türk ve Kürt kelimeleri de aynı harflerden oluşuyor.)  Birbirimizi düşman görmemiz imkansız, ancak kardeş görebiliriz. Bu yüzden Kürtlerin mutluluğunu istemeliyiz. 

Ne kadar iç içe olsak da kabul etmeliyiz ki Kürtler ayrı bir ırk ve kendilerine ait toprak ve devlet istemeleri de gayet doğal. Şimdiye kadar Kürtlerin hiç devletinin olmaması bunu isteyemeyecekleri anlamına gelmez. Bu yüzden dağa çıkıp savaşan Kürtleri anlıyorum. Onları dağa çıkaran, isyana teşvik eden özgürlük güdüsü, içgüdüseldir (tanrı tarafından verilmiştir de diyebiliriz).

Kürtlere taleplerini bir bir vererek onların yatışacağını düşünmek ahmaklıktır. Kendi dillerinde eğitim alma ve savunma yapma hakkı asla yeterli olmayacaktır. Kürtlere özerklik de verseniz bağımsız bir devlet kurasıya kadar Kürt sorunu devam edecektir. (Kosova örneğini hatırlayın). Kürt sorununun çözümü ileri demokrasidedir diyenler çok büyük yanılgı içerisindedir. (Elbette ileri demokrasi olmalı ülkemizde, Kürt vatandaşlarımıza da talep ettikleri hakları vermeliyiz.)

Biz Türklerin de vatanını böldürmek istememesi gayet insani bir istek. Bunun için dağa çıkmış Kürt isyancıları terörist olarak adlandırmamız ve onlarla savaşmamız gayet doğal. Şahsen Türkiye’nin bir avuç toprağının verilmesini istemem.

Türkü ve Kürdü karşı karşıya getiren nedenler çok doğal ve her iki taraf da haklı. Onlar bir ülkesi olsun isteyecek, biz de vatanımızı böldürmemek isteyeceğiz. Bu yüzden bu savaş yüzyıllar boyu sürebilir. Bu savaşı haklı olan değil, güçlü olan kazanacaktır. Elbette güçlü olanın biz Türkler olmasını isterim.

Ama bu savaşın durması için bir fırsat var önümüzde. Irak’ın kuzeyinde devlet kurma imkanı bulunan Kürtler, ideal sınırlara ulaşmadan Kürdistan’ı ilan etmek istemiyorlar. Bildiğiniz gibi ideal Kürdistan’a Suriye’nin kuzeyi, İran’ın kuzeybatısı ve Türkiye’nin güneydoğusu giriyor.

Arap baharı sayesinde Suriye’nin kuzeyi Kürtlerin eline geçti. Üstelik Barzani değil, PKK yanlısı Kürtler bunlar.  Siyasiler ve medya bu duruma ateş püskürüyor. Bir handikap olarak bakıyorlar son gelişmelere. Ama bence bu durum tam da bizim işimize yarayabilir. Başta beceriksiz dış işleri bakanımız Davutoğlu olmak üzere hiç kimse son durumda bir “stratejik derinlik” olduğunu görmüyor.

Bence Kürtler ile bir an önce pazarlığa oturmalıyız. (Hangi Kürtler olduğunu yazının sonunda söyleyeceğim.) Kürtler bölgenin güçlü ülkeleri İran ve Türkiye’den toprak koparamayacaklarını bilmelerini ama “İdeal Kürdistan” sınırlarından vaz geçmeleri durumunda Irak ve Suriye’nin kuzeyini kapsayan alanda, bizim himayemizde Kürdistan kurulmasını destekleyeceğimizi belirtmeliyiz.

Aşağıdaki alanlarda anlaşılırsa, kardeşimiz olan Kürtler ile yüzyıllar boyunca barış ve mutluluk içinde yaşayabiliriz.

·         Kurulacak Kürdistan mutlaka demokratik bir cumhuriyet olmayı kabul etmelidir. Batılı anlamda laik, sosyal ve hukuk devleti olmalıdır. Çok partili bir sistem ile yönetilmelidir.
·         Kürdistan Türkçe’yi ikinci dil, Türkiye’de Kürtçeyi ikinci dil kabul etmelidir. Her iki halkın anlaşmasının daha kolay olabilmesi için Kürdistan latin alfabelerini kabul etmelidir.
·         Kürdistan’ın ordusunu, polisini ve devlet kurumlarını biz eğitmeliyiz.
·         Kürdistan ile aramızda birbirini diğer ülkelere karşı koruma-kollama antlaşması yapılmalıdır. Kürdistan’a saldıracak ülke bize saldırmış sayılmalıdır.
·         Kürdistan ve Türkiye sınırında her iki taraf da ordu bulundurmamayı taahhüt etmelidirler. 
·         Kürdistan ve Türkiye arasında AB tipi bir birlikteliğin olacağını ve her iki ülkenin vatandaşlarının birbirlerinin ülkesini çok rahat kullanabileceğini garanti etmeliyiz.
·         Kürdistan’ın dünya ile entegre olabilmesi ve ticaretini geliştirebilmesi için Akdeniz’e açılmaları gerekecektir. Kürdistan’a Hatay’ı kullanma konusunda çok büyük ayrıcalıklar tanımayı vaad etmeliyiz. 
·         İki ülke arasındaki sınırın kolay kontrol edilebilmesi için sınırın yeniden düzenlenebileceği, hatta dağlara karşılık ovalarımızı verebileceğimizi söylemeliyiz.
·         Kürdistan asla Türkiye’den toprak talep etmeyeceğini garanti etmelidir. Kürdistan’dan sonra da Türkiye’de ayrılıkçılığı savunan Kürtler varsa, Türkiye’nin bunları Kürdistan’a sürmesini ve Kürdistan’ın da bu sürgünleri kabul etmesini her iki taraf da kabul etmelidir.

Kürtlerin eline bin yılda geçmeyecek bir fırsat geçmiştir. Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmamak için “Büyük Kürdistan” hayallerinden vaz geçip Irak ve Suriye’nin kuzeyinde kurulacak Küçük Kürdistan ile idare etmeleri gerektiğini anlayacaklardır.  Söz konusu topraklar verimlidir ve zengin bir ülke kurmak için de idealdir. Üstelik Türkiye gibi büyük bir devletin dostluğuyla kurulacak olması Kürtlerin de aklına yatacaktır.

Kendi elimizle Kürdistan kurma hamlesi mutlaka yapılmalıdır. Medyamızın ağır topları ve siyasilerimiz bu önerim üzerinde “derinlikli” düşünmelidirler. Çünkü şu andaki konjonktür bin yılda bir oluşur. Ayrıca yıllardır beraber yaşadığımız Kürt kardeşlerimize biz değil de, İsrail ve ABD kendi eliyle devlet kurarsa, bizim için her açıdan üzücü olur. 

Türkiye’deki Kürtleri sınırlarımız içinde bağımsız devlet kurma sevdasından kendiliğinden vazgeçirecek tek çözüm budur. Kürtlere yanı başımızda bir Kürt devleti kurmadığımız sürece Kürt sorunu da, bölünme ihtimali de devam edecektir. 

Eğer önerim bu topraklara barış getirecek “stratejik derinliğe” sahipse,  Suriye'nin kuzeyinin PKK’ya yakın Kürtlerin elinde olması, Barzani’ye yakın Kürtlerin elinde olmasından daha iyi olduğu aşikardır.

Kendi elimizle Kürt devleti kurabilmek için kendi elimizde olan Apo ve BDP ile görüşme yaparak işe başlayabiliriz.

Bu tarihi fırsatı kaçırmayalım. Kürdistan konusundaki önyargıları ve ezberlenmiş stratejileri bir kenara atalım. Bu iki halk yüzyıllardır iç içe yaşamayı başardı, komşu olarak barış içinde yaşamayı da başarır. Bahsettiğim sınırlarda Kürdistan kurulduktan sonra da bizde yaşayan Kürtler hem huzura kavuşacaktır hem de ayrılıkçı ve özerklik taleplerinden vazgeçeceklerdir.

Yukarıda okuduğunuz çözüm önerimi ilk 2011 yılının Haziran ayında kaleme aldım. Bkz: http://ufukturu.blogspot.com/2011/05/turkiyenin-100-yl-vizyonu-2.html Bu fikrimi daha önceleri de köşe yazarlarından siyasetçilere, epey geniş bir fikir liderine ilettim. Siz de benim çözüm önerime inanıyorsanız lütfen her yerde dile getirin. Böylece hem Türk-Kürt kardeşliğini ilelebet muhafaza edebiliriz, hem de batılı ülkelerin piyonu olan beceriksiz siyasetçilerimize belki yol gösterebiliriz.